Şule Çet’in intihar ettiği yönünde hiçbir delil bulunmuyor. Öldürülen bir erkek olsaydı, mağdurun hayatını sorgulamak yerine açıkça cinayet soruşturması başlatacaklardı.
Kadın cinayetleri haberlerinin artarak devam ettiği zamanlarda adını bu şekilde öğrenmek zorunda kaldığımız kadınlardan biri Şule Çet. 28 Mayıs 2018 tarihinde Ankara’da Yelken Plaza’da yaşamını kaybeden Şule’nin davası devam ediyor. Kadın cinayetlerinde işletilen süreçlerin can yakıcı fütursuzlukları ise her seferinde değişik biçimlerde sürüyor. Şule’nin ölümünün ardından gözaltına alınan sanıkların 3 kez serbest bırakılmasının ardından, kamuoyunun tepkisi üzerine tutuklandıkları bir dava sürecine şahit oluyoruz bu kez. 15 Mayıs’ta gerçekleştirilecek ikinci duruşma öncesi Ankara’da kadınlar bir araya gelerek Şule’nin avukatı Umur Yıldırım ile bir atölye düzenlediler.
Dünya Kadın Yürüyüşü Feminist Atölyeler Grubu’nun organize ettiği bu atölye, dava öncesinde kadınların davaya ilişkin bilgi edinmelerini amaçlıyordu. Süreçle ilgili bilgilendirme yapan Av. Umur Yıldırım, bu davaya kadınların sahip çıkmalarının çok etkili olduğundan bahsetti. Olayın gerçekleşmesinin ardından yürütülen soruşturmada sanıkların 3 kez gözaltına alınıp serbest bırakıldıklarını, fakat sosyal medya üzerinden gelişen tepkiler ve Yelken Plaza önünde yaptıkları basın açıklamasının ardından tutuklamanın gerçekleştiğini aktardı.
Hukukun kadın cinayetleri konusundaki bakışını eleştiren Yıldırım, öldürülen bir erkek olsaydı, acaba intihar mı noktasından soruşturmanın başlamayacağını, açıkça cinayet soruşturması olarak başlatılacağını söylüyor. Bu durum yargının toplumsal cinsiyete yönelik eşitsiz bakışını gözler önüne seren örneklerden sadece biri. Yargı dışında idare aygıtının ve medyanın eşlik ettiği bu bakış açısı, kadınları ‘makbul olanlar ve olmayanlar’ tasnifiyle kendi normlarına göre ayırarak bazı bedenlerin ölümlerini meşrulaştırmış ve normalleştirmiş oluyor.
Atölyede, delil toplama sürecinin uzatıldığı, çeşitli hukuksuzluklar içerdiği aktarıldı. Herhangi bir cinsel saldırı davasındaki en önemli kanıtlardan biri olan iç çamaşırlarının adli tıpta kaybolması, bu hukuksuzluklardan yalnızca biri. Olayda görev alan ilk savcının tutumu bu hukuksuzluğu derinleştirme yönünde olmuş. İlginç bir şekilde daha önce yaşanan bir kadın cinayetinin de savcısı. Siirt’te kocası tarafından uçurumdan atılarak öldürülen Esin Güneş’in[1] davasında da görev alan savcı, Şule Çet davasında olduğu gibi bu davada da takipsizlik kararı veriyor.
Sanıkların ceza almaları için yeterli kanıt olduğunu söyleyen avukat, aktardıkları ifadelerin tutarlı olmadığının telefon kayıtları gibi delillerle ortaya çıktığını belirtiyor. Sanıkların anlattıkları hikâyenin Şule’nin yaşamını yansıtmadığını söylüyor. İntihar ettiği yönünde hiçbir delil olmadığı gibi olayın gerçekleştiği sabah yaptıkları, hayatının normal seyrinde devam ettiğini gösteriyor. İkametgâh alıyor, ev arkadaşıyla dışarıya çıkıyor… Bu tip davalarda takınılan tutumun arızalarına dikkat çekmek isteyen Yıldırım, mağdura yöneltilen sorularla (orda ne işin vardı, üzerinde ne vardı, içki mi içtin vb.) mağdurun fail haline getirildiğini söylüyor.
Şule Çet İçin Adalet Ekibi’nin çağrısıyla gerçekleştirilen anma etkinliği, 12 Mayıs’ta Ankara’da avukatlar ve kadınların katılımıyla gerçekleşti. Şule’nin hayatını kaybettiği yerde toplanan kadınlar yaptıkları basın açıklamasının ardından kırmızı karanfiller bırakarak Şule’yi andılar. Yapılan basın açıklamasında, ilk etapta verilmesi gereken adli tıp raporunun 164 gün sonra verildiğini aktaran kadınlar bu cinayetin aydınlatılmasını ve faillerin cezalandırılmasını istiyorlar. “Bu ölüm normal bir ölüm değildi ve ne yazık ki kadın cinayetlerinin ne ilkiydi ne de sonuncusu oldu” diyen kadınlar dava sürecinde failler yerine kadına yönelik sorgulamaların toplumsal bir yaraya neden olduğunu aktardılar. Aynı zamanda hukuk sisteminin kadına yönelik bakışını eleştirerek “katilin tecavüzcünün korunduğu mağdura ise şüpheli gözüyle bakılan” bir sistem olduğundan söz ettiler. Davanın avukatları olan Umur Yıldırım ve Ferhat Gebeş’e teşekkür eden kadınlar sürecin sonuna dek takipçi olacaklarını beyan ederek “başka Şuleler ölmesin” diye çıkılan bu yolda tüm partileri ve dernekleri davanın takipçisi olmaya davet ettiler.
Şule’nin davasında ikinci duruşma15 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleşecek.
[1] https://m.bianet.org/bianet/insan-haklari/137904-bilirkisi-esin-gunes-dusmedi-ucurumdan-atildi