Üç sene önce bir gün gelip neden “bayan değil kadın” demeliyizi anlatmıştı. Ki zaten öğrendiği gördüğü her şeyi gelir bir de bize anlatırdı.
Başak Alara Karademir Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi. Alara, yaşama sımsıkı bağlı feminist bir kadındı. 23 Mart 2018’de Alara’nın, Ankara’ya düzenlenen okul gezisinde, geziye öğrencilerin sorumlusu olarak katılan hocası H.A.G’nin odasında onun hırkasıyla kendini asarak intihar ettiği iddia ediliyor. Hocası Alara’yı banyoda kilitli bırakarak, otel lobisinde sigara içtikten ve oyalandıktan sonra kapıyı açması için otel görevlilerinden yardım istedi. Alara henüz yaşıyordu. Beş gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybetti. 20 yaşındaki Alara’nın hocası savcılığın tutuklama kararı isteğinin aksine nöbetçi hâkim tarafından adli kontrolle serbest bırakıldı. Alara için adalet talebimizi tekrarlıyoruz!
Alara’nın yakın arkadaşı Dilara, Alara için yazdı:
Alara! Beş harf, üç hece, binlerce gülücük, binlerce anı… Senin kadar iyi kullanamam ben edebiyatı ama sana biri yazacaksa o ben veya Merve olmalı. Bana hep derdi ki anayasada yeri yok ama edebiyatı seviyoruz. Acını çektikçe biz de sever, benimser olduk.
Sizlere Alara’yı ne kadar anlatabilirim bilmiyorum ama sağ baştan 16 dişi hep ortadaydı. Sevdiklerine karşı çok sevindirik bir insandı. Yaz aylarını, çiçekleri, tohumları, şiirleri, fazlasıyla esmer olmasına rağmen bronzlaşmayı severdi. En kötü olay onu on saniye etkilerdi. Herkes yıkıldığında ilk o kalkar elimizden tutardı. Güçlü, çok güçlü bir kadındı, inatçıydı bir kere. Başımın dikine gidiyorum çünkü başımın diki çok güzel derdi hep. Haklı ve haksızın davasında rengini belli etmekten çekinmezdi. Feminizmin hakkını veren bir kadındı, kız kardeşleriyle birçok etkinlikte bulunur veya kendi düzenlerdi. Üç sene önce bir gün gelip neden “bayan değil kadın” demeliyizi anlatmıştı. Ki zaten öğrendiği, gördüğü her şeyi gelir bir de bize anlatırdı. Gördüğü hiçbir kadını davasında yalnız bırakmışlığı yoktur. Şiddet gören bir kadını evine alan, direnecek kadar güçlü, merhamet edecek kadar temiz kalbe sahip biriydi o. Ah be kızım derdim, korkuyorum bir gün başına bir şey gelecek, çok fazla sivriliyorsun. Şu an anlıyorum ki (anlayışla karşılayın, yaşamadan anlayamayanlardanım) çok fazla sivrilmezsek, çok fazla birleşmezsek hiçbir işi başaramazmışız. Benim küçük, akıllı, duyarlı bıdık kızım daha önceden anlamış. Ben yarım kalmak ne demek şimdi anlıyorum, yokluğuyla. O meğer seneler önce anlamış yarım kalmak nedir, nasıl olunur. Anne baba yokluğuyla başa çıkmış ve kimse yarım kalmasın diye savaşmış.
Gülüşü güzel kızımı toprağa bırakmış olmanın acısını anlatamam. On gece geçirdim onsuz. 240 saat, 14.400 dakika… Alara olsa “hesapladı hemen mühendis hanım” derdi. Çünkü mühendis olacağım için market alışverişimizi dahi kafadan benim hesaplayıp ona otomatikman söylemem gerekiyormuş…
Katlanılmaz zamanlar geçiriyoruz, onsuz koca on gün… Aldığı pijamayı giyiyorum, çantayı kullanıyor, çerçevemizi öpüyorum, sınava geç mi kaldım acaba diye telefonun orta tuşuna bastığımda gülüşüyle baş başa kalıyorum, eski videolar, ondan aldığım polar, eksiklerim var diye bana baştan yarattığı makyaj çantası, yılbaşında aldığı egzantirik çoraplar… Sesi güzel kendi daha da güzel kızım… Hep son nefesimize kadar yan yana olucaz demiştik. Sana sözünü tutturmadılar ama biz son nefesine kadar yanındaydık. Kaç kişinin adına şiir yazılır Diloş bana yazıldı demiştin ve okutmuştun, ne güzel bir şiirdi. Tanrı seni yarattı, seni görenler de sanatı miniğim. Dilara Alara Merve, baş harflerimiz DAM yapıyor diyorduk. Her yere DAM’sız girilmez arkadaşlar diye dalga geçerdik… Sahi sen nasıl damsız girdin cennete? Öpüyorum, en çok da gülüşünden…