Tırmanan kadınlar olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün hemen ertesi günü Boulderhane’nin[*] ev sahipliğinde Hanede Kadınlar Matinesi adlı bir etkinlik düzenledik. Bu etkinlikte yaklaşık 50 kadın olarak tırmanıştaki cinsiyetçiliğe dair deneyimlerimizi, bunlara ne gibi tepkiler gösterebileceğimizi ve ilerleyen zamanlarda beraber neler yapabileceğimizi konuştuk. Ayrıca Within Reach adlı, tırmanışta cinsiyetçiliğe odaklanan kısa bir film izleyip üzerine konuştuk. Forumda paylaştığımız deneyimlerimizi sizler için derledik.
Mansplaining[†] ve talep edilmeyen müdahale
Kadınlar matinesinde en çok dile getirilen, pek çok kişinin ortak şikayeti olan konulardan ilki talep edilmeden yapılan, kadınlara ve kadın olmaya dair çeşitli varsayımlarla yapıldıklarını düşündüğümüz çeşitli tutum ve davranışlardı. Verilen örneklerde bu tavır ve davranışlar sorulmayan ve kişinin deneyimi, bilgisi, fiziksel yatkınlığı ve amacı gibi değişkenleri dikkate almadan yapılan tavsiyelerle başlayıp, ısrarcı önerilere, önerileri dikkate alınmadığında bozulmaya ve hatta sözlü önerinin ötesine geçip bizzat fiziki müdahalelere kadar uzanıyordu. Elbette, tırmanış ve özellikle bouldering[‡] söz konusu olduğunda mansplaining’in tırmanıştaki bir versiyonu haline gelmiş ve kadınların sürekli maruz kaldığı beta[§] spraying’den bahsetmemek de mümkün değildi.
– Erzurum’da buz tırmanırken kramponlarımı bağlıyordum kenarda. Bir adam bana hiç sormadan kramponlarıma hamle yapıp onları bağlamaya çalıştı. Bu adamın başka adamların kramponlarını bağlamaya çalıştığını hiç sanmıyorum. Kadın olduğum için krampon bağlayamayacağımı varsaydı. 20 senedir kar-buz ve beş senedir de buz tırmanıyorum ve doğal olarak kendi kramponlarımı her zaman kendim bağlarım!
– “Düğümünü atayım, kazmanı taşıyayım, tozluğunu takayım, kramponlarını bağlayayım” diyen birçok adamla karşılaştım 20 senelik tırmanış hayatımda.
– Antrenman konusunda çok hassasım ve Steve House ile Scott Johnston’ın harika çalışması “Training for New Alpinism” kitabına ve yine onların videolarına göre kendi antrenman sistemimi kurdum. Buna rağmen hâlâ gelip, benim antrenman yapma amacımı, aklımdaki rotaları ve deneyimimi bilmeden bana, benim antrenman amacımla uyumsuz tavsiye vermeye kalkan erkek çok oldu. Teşekkür edip tavsiyelerini geri çevirdiğimde de ya ısrar ettiler ya da bozulup gittiler. Bir kadının antrenman hakkında daha fazla bilgi sahibi olabileceğini düşünemiyorlar, hep tam tersini varsayıyorlar.
– Bir rota yapımında oradakilerden biri dört beş kere matkabı nasıl tutmam gerektiğini, vidayı nasıl tutmam gerektiğini anlattı. Öyle ki matkapla her çalışmamda “lütfen girsin şu vida” diye terlemeye başladım. En sonunda matkabı elimden alıp “bak böyle takman gerekiyor” diye kendi taktı! O önümde takarken ben sinirden ve durumun komikliğinden gülüp havaya bakıyordum. Aylardır rota yaptığımı bildiği halde bunlar yaşandı. Sanki hiç deneyimim yokmuş da ilk defa yapıyormuşum gibi. Bir de vidayı öğrendiğim şekilde sokmaya çalıştığım için zorlanıyordum. Matkabı elimden alıp vidayı taktığı sırada bunu ona söylediğimde “ona gerek yok” gibi bir şey söyledi. Kendi bilgimden şüphe ettim o anda ama sonra rota yapmayı öğrendiğim kişilere sorarak doğrusunun benim bildiğim olduğunu öğrendiğimde daha da gıcık oldum.
– İş ile spora aynı anda başladım, işte kendimi ve fikirlerimi ispat edebildim ama sporda bedensel olarak kendini ispat etmek daha zor. Mesela sedye, hortum taşıyacağız, ip taşıyacağız; “ben taşıyayım” diyor. Halbuki gerçek bir arama kurtarma durumunda o sedyeyi, o ipi ben taşıyacağım.
Mansplaining tadında beta-spraying[**]
– Bu organizasyon için diğer kadınlarla beraber çalışırken tırmanış yaptığım son 15 yılımı tekrardan gözden geçirdim. Başladığım günlerden beri çok şey değişti. Artık çok daha fazla kadın geliyor bouldera. Eskiden erkek egemen bu alana dahil olmak çok daha zordu. Fakat değişmeyen şeyler de var, bunlardan bir tanesi de çok sık karşılaştığım beta spraying. Erkeklerin, kadınların tırmanışta kötü olduğunu varsaymaları üzerinden, arkadan, bağırarak ve teklifsizce beta-spraying yapmaları hâlâ çok yaygın.
– Beta-sprayingle kadınlar çok daha fazla karşılaşıyor çünkü erkekler, kadınların kendilerinden daha kötü tırmandığını varsayıyor. İki senedir tırmanan bir erkek, yedi senedir tırmanan bir kadından daha iyi olduğunu varsayıyor mesela. Ben bununla nasıl baş edeceğimi deneye yanıla bulmaya çalışıyorum ama hâlâ tam olarak bulamadım. Çünkü bundan rahatsız olduğumu sakince anlatmaya çalıştığımda bile erkekler direkt “yok ben onu kastetmedim, sen öyle anlamışsın” deyip gaslighting[††] yapıyor.
– Erkekler beta verirken beta isteyip istemediğini sormuyorlar bile. Biz yaparken en azından soruyoruz “beta istiyor musun?” diye.
– Beta almak isteyip istenmediği sorulduğu sürece beta vermekte hiçbir sorun yok ama erkekler sormadan veriyor. Yani beta-spraying yapıyor, hem de bağırarak yapıyorlar.
– Bazı betalar sinirimi aşırı bozuyor. “Sen bunu nasıl yapamıyorsun, şöyle yapıcan böyle yapıcan, tak tak tak olacak” falan diyor mesela bir adam ve bana uymayan bir betada ısrar ediyor. Boyu boyuma uyan bir insan ya da kadın gelince ben de çözüyorum rotayı. Gidiyorum yapıyorum rotayı, aynı çocuk hâlâ “böyle yap, şöyle yap” demeye devam ediyor.
– Uzun erkeklerle aramızda bedensel farklılıklar var. Bazı insanlar daha güç odaklı tırmanıyorlar. Senin bedenine veya tecrübene uygun bir beta vermiyorlar. Sana başka bir beta gerekiyor. Onlar hâlâ “bak böyle daha kolay” diye ısrar ediyor, ya da sen kendi betanı bulmuşsun onu deniyorsun, geliyor “şöyle yap” deyip sana uygun olmayan beta veriyor. Ayrıca beta-sprayingi erkekler bir flört etme yöntemi olarak da yapıyorlar.
– Erkekler birbirlerine beta verirken daha çekingen. Belki bizim onlara kızmayacağımızı düşündükleri için ya da daha güçsüz gördükleri için beta veriyorlar. Ayrıca, beta vereceği bir erkekten daha kötü bir tepki alacağını düşündüğü için erkeklere daha az yapılıyor beta-spraying.
– Tırmanışta yıllandıkça karşılaştığın cinsiyetçilik de azalıyor, yeni başlayan kadınlara daha çok yapılıyor cinsiyetçilik. Bunun nedeni de tecrübesiz kadınların kolay lokma olarak görülmesi.
– Bence yıllar içerisinde cinsiyetçilik azalmıyor. Ben mesela 12 yıldır tırmanıyorum, 3 aylık adam bana beta-spraying yapıyor.
– Sekiz senedir tırmanıyorum. Boulderhane’de bir rotayı tırmanmaya çalışırken daha önce görmediğim bir adamın betasına maruz kaldım. Bülent Abi gelip adamı haşladı; “o zaten uzun zamandır tırmanıyor, betana ihtiyacı yok!” diye. Çok hoşuma gitmişti.
Kadınlarla ilgili varsayımlar: Güçsüzlük ve diğer şeyler
– Bir erkek rota yapıcının kadın rota yapıcılarla çalışmak istemediğini, gerekçe olarak da kadınların elementleri[‡‡] vs. taşıyamayacağını ileri sürdüğünü duymuştum.
– Seviyemin altındaki rotalara ya da ısınma rotalarına gireceğim zaman “o rota sana sert, top-rope[§§] gir” diyen çok oldu ya da rotaya lider[***] gireceğime şaşıran…
– Bafa’da tek başıma bir tırmanış faaliyeti yapmak hayalimdir. Bu fikrimden bahsettiğimde pek çok kişinin bunu yapan erkekler hiç yokmuş gibi dehşete kapılarak ve deneyimime göre değil de cinsiyetime göre tepki verdiklerini gördüm. Yakınımdaki insanların, tek başına yapılan tırmanış faaliyetlerinin içerdiği riskler sebebiyle, cinsiyetten bağımsız ve olağan endişelerini hariç tutuyorum.
– 11 yıldır tırmanıyorum. Erken yaşta, yani altı yedi yaşında, tırmanışa başladım. Küçük yaşlardan beri bir ortamda olduğumuz için o sırada fark etmedim cinsiyetçiliği ama boulder salonlarına gitmeye başlayınca bu sporda cinsiyetçiliğin ne kadar var olduğunu fark ettim. Geçen gün kayaya gittik, iki kişi geldi ve “Küllüin[†††] kadınların tırmanması için çok kirli değil mi?” dediler. “Kadınlar hijyenine düşkün, bize bile kirli burası” diye toparlamaya çalıştı. Özrü kabahatinden beter.
– Bizim kulüpte faaliyetlere giderken kadınlara çadır verilmezdi taşıması için. Biz hepimize eşit yük verilmesi için serzenişte bulunuyorduk. Erkekler de bizi yük olarak görüyorlardı, çünkü fazla yük taşıdıkları için onlar da bize serzenişte bulunuyordu. Erkeklere kulüpte 75 artı 10 lt’lik çanta verirken bize 50 artı 10’luk çantalar vermişlerdi.
– Beni son zamanlarda en çok etkileyen olaylardan biri de tırmanışa yeni başlayan ve endüstriyel dağcılık yapan bir adamın, kadınların doğal(!) olarak endüstriyel dağcılık yapamayacağını, çünkü doğal(!) olarak kuvvetleri olmadığı için yine doğal(!) olarak yüzlerce metre ip çekemeyeceklerini söylemesiydi. O senelerde partnerlerimle 20 küsür ip boylu Demirkazık Kuzeydoğu Sırtı’nı ve Doğu duvarlarını tırmanmıştım. Yani en az 600’er metre ip çekmiştim. O sırada, o adama gerekli tepkiyi veremedim çünkü “çıkıntılık” yapmış olmaktan çekindim. Sonra cevap veremediğim için bu, içimde patladı. Dünyaca ünlü, Piolet D’or sahibi, rope solo[‡‡‡] tırmanan bir kadın var Silvia Vidal. Kendisi binlerce metre duvarları tek başına çıkıyor. Rope solo yaptığı için önce tırmanarak sabit hat döşeyip, sonra aşağı inip malzemeleri alıp tekrar çıkıyor ya da makara sistemiyle bütün ipleri, diğer teknik malzemeleri ve kamp malzemelerini — kısaca tahmini 100 kilo malzemeyi — yukarıya kendisi çekiyor. Silvia Vidal’in izniyle, bana bu cümleyi söyleyen adama cevap olarak Vidal’in bir makalesini tırmanış.org için çevirdim.
– Nerede tırmanıyorsan tırman; spor tırmanış, boulder, duvar, dağ… Sadece kadın olduğun için tırmandığın rotanın kolay olduğunun varsayılması durumu var.
– Nasıl tırmandığını vs. bilmeden “bu yapıyorsa ben de çıkarım” diyerek, girdiğin rotalara saldıran erkekler çok.
– Bir kere buz tırmanmaya gitmiştik. Benimle aynı buz tırmanış deneyimine ve derecesine sahip erkek bir arkadaşımla kimin lider gideceğini belirlemek için “hadi taş makas kağıt yapalım” dedim. O da gözlerinde korku ve endişeyle “e ya sen kazanırsan?” dedi.
– Beş sene boyunca dağ rehberliği yaptım ve yabancı firmalarla yabancı müşterilerle hiçbir sorun yaşamadım. Çünkü onların rehbere saygısı sonsuz ve rehberin kadın ya da erkek olması onlar için fark etmiyor. Fakat Türkiyeli bir acentayla ve Türkiyeli müşterilerle çalışırken cinsiyetçiliğe maruz kaldım. Arkamda yürürken “bu kadın yolu biliyor mu, bizi yanlış yere götürmesin sakın” dediklerini duymuştum birkaç kere. Bir defasında erkek bir rehberin artçılığını yaparken erkek rehber bizi yanlış vadiye soktu. Ben de kendisine yanlış yere gidiyor olduğumuzu söyledim fakat beni dinlemedi. Gecenin köründe kendimizi tamamen yanlış bir yerde bulduk. Bunun üzerine suçu bana attı ve acentadakiler de buna hemen inandılar. Aynı turun devamında aynı rehber yolu yine kaybetti ve suçu yine bana attı, ki benim işim sadece arkadan gelip insanları toplamaktı, yolu bulmak değil. Tüm bunların üzerine beni işten attılar. Bu arada bütün müşterilerim beni savunmuştu.
– Altı yaşındayım ve tırmanıyorum. Bana okulda “sen bu boyla nasıl çıkıyorsun” falan diyorlar. Sırf boyum minik diye yapamayacağımı söylüyorlar.
Kadınların ve başarılarının değersizleştirilmesi ve kadınlığa indirgenmesi
– Kadınların yaptığı meslek alanlarına ya da kadınların çıkmış olduğu rotalara erkeklerin ilgisinin azalması, kadınların yapabildiği işlerin prestijli olmadığını düşünmeleri gibi bir durum var.
– Yosemite’deki The Nose rotasını serbest çıkan ilk insan olan ve kadın olan Lynn Hill’e bile “parmakların küçük o yüzden çıkmışsın” demişler. Yani, sert bir rota çıktığımızda da hemen ona bir kulp buluyorlar. “O rota 9 değildir, overrate[§§§] edilmiştir,” “kadınlar esnek, o yüzden çıkabilmişsindir” gibi.
– Kadınlar bir rotayı yaptıklarında ufak oldukları için yaptıklarının söylenmesi (ki bazen ufak olmak bir avantaj tabii, ama çoğunlukla mevzu bu değil, ki tırmanış dediğin bir sürü farklı avantaj/dezavantajın yan yana gelip ortaya çıkardığı bir toplam).
– Zor bir rota çıktığımda “e kadınlar daha esnek o yüzden çıkabiliyorsun” denmesi. Yani, bütün kaya tırmanış deneyimimin kadınlığa indirgenmesi. Mesela, ben bir rotayı çıkan bir erkeğe, “e erkekler de çok kaslı ondan çıkabilmişsindir” demem. “Tebrikler, helal” falan derim kutlarım, geçerim.
– Sıkı bir rotayı çıktığımda “kadınlar daha esnek kesin o yüzden çıkmışsındır” denmesi. Halbuki insanın tırmanışını etkileyen birçok faktör var: deneyim, teknik, kuvvet, esneklik… Bunları öveceğine kadın olmamı övüyor ve sahip olduğum bütün bu tırmanış becerilerimi görmezden geliyor.
– Ballıkayalar’da ne zaman kendi derecemi arttıran yani 8+’lık, 9-’lik rota çıksam, beni kutlamaktan çok, Ballı’daki derecelerin 2000’lerde nasıl yükseltildiğinden; başka bir tırmanış bölgesinde 9 çıksam oradaki rotaların nasıl yüksek derecelendirildiğinden bahsedilmesi; yani rotaların downgrade[****] edilmesi durumu oluyor. Aynı rotaları erkekler çıktığında bu tür yorumların yapıl(a)maması gerçeği var bir de. Ki zaten ben diğer erkek arkadaşlarım çıktığı için bu rotaları deniyorum. Yani rota aynı ama verilen tepkiler ayrı!
– Mesela 9’luk bir rota çıktım; “aman o tırmanış bahçesindeki 9’lar da aslında 8 gibi” dediler. Sonra bir tane daha çıktım; “Ballıkayalar’daki rotalar da son yıllarda overrated dediler. Daha sonra bir tane daha 9 çıktım bu sefer de “kadınlar çok esnek o yüzden çıkmışsındır” dediler.
– Sivridağ’da geleneksel rope solo[††††] tırmanıyordum. Bunu duyan, bilinen de bir tırmanıcı “oo kız başına iyi tırmanıyorsun” demişti. Sakat olduğum için düşük derecelerde tırmanıyordum ama geleneksel rope solo tırmanan insan sayısı üçü dördü geçmezken öne çıkarılanın benim kız(!) olmam olması ve bunun kutlanması motivasyonumu biraz bozdu.
Belirli tipteki rotaların kadınlara atfedilmesi
– Kayada kadınların güç isteyen rotaları yapamayacağı inancı ve sadece slab[‡‡‡‡], denge ve esneklik isteyen rotaları yapabilecekleri önyargısı var. Rota önerisi istediğimde hep “şu slab sana daha uygun” gibi öneriler alıyorum halbuki ben negatif ve boulder hamleli rota çıkmayı daha çok seviyorum.
– “Kız rotası, erkek rotası” diye ayrılması var bir de. Kadınlar slab rotası tırmanır, negatif rotalara girmez algısı var.
Ciddiye alınmama ve değersizleştirme
– Bir dağ rotasını bir erkek partnerimle çıkıyordum. 11 ip boylu bir rotaydı. Arkadaşım ikinci ip boyunda sakatlanınca geri kalan 9 ip boyunu ben lider çıktım ve rotayı bitirdik. Fakat arkadaşlarım rota için tarif/beta isterken bana sormuyorlar, hep arkadaşıma soruyorlar.
– Çok sık yaşadığım bir diğer şey ise erkek partnerlerimle bir rota çıkmışsam benim hep artçı gittiğimin hatta rotayı bilmediğimin varsayılması. Mesela çoğunu lider gittiğim birkaç rotanın dönüşünde dağda karşılaştığımız insanlar bizden rota tarifi isterken benimle asla göz teması kurmazlar ve direkt erkek partnerime sorarlar. Bunu bir erkek partnerim de fark etmişti ve çok rahatsız olmuştu.
– 10–15 yıldır tırmansan da, tekniğin çok iyi olsa da, deneyimli olsan da, sen ve senin verdiğin beta ciddiye alınmıyor ama iki yıldır tırmanan bir erkeğin verdiği beta daha çok değer görüyor.
– Bir kadın arkadaşımla antrenman yapıyordum. Tırmanış seviyesi bizden daha düşük bir erkek tırmanıcının deneyip yapamadığı bir hamleyi biz seviyemiz gereği doğal olarak yaptığımızda tepkisi “Nasıl yaa!” diye bağırmak olmuştu. Hani biz bile kadın halimizle yapmıştık o hamleyi o nasıl yapamazdı diye sorar gibi.
– Korunaklı bir alanda olma meselesi var bir de. Sen ancak saygı gösterilen bir erkek aracılığıyla tanındığında saygı görebiliyorsun. Yani, o erkeğin “koruyucu melek” olarak görülmesi durumu var.
Cinsiyetçi iltifatlar
– İyi bir tırmanış yaptığında “erkek gibi tırmanıyorsun” diyorlar ve bunu iltifat olarak görüp bir de teşekkür bekliyorlar. Yani kadınların kötü, erkeklerin iyi tırmandığına dair bir algı var. Sen iyi tırmandığında onlara, erkeklere benzemiş olduğuna dair bir algı var. Ve bunu size arkadaşlarınız yapıyor!
– Bir keresinde bir erkek tırmanışçı kendisinin denediği ve girişini yapamadığı bir rotanın girişini bir kadın arkadaşı deneyip yapınca abartılı bir şekilde etkilendi ve abartılı tepkiler verdi — ikisi de iyi derecelerde tırmanışçılardı halbuki.
– Sert bir rota çıkmışsam ve eğer bu tırmanışları under-rate edecek yorumlar almayacak kadar şanslıysam da benden bir de üzerine teşekkür etmem beklenen, cinsiyetçi iltifatlarla karşılaştım; “bir kadına göre çok güçlüsün” gibi.
Daha yapısal ve kurumsal ayrımcılıklar
– Erzurum’daki Türkiye Buz Tırmanış Şampiyonası’nda kadın yarışmacılara buz kramponu yerine yürüyüş kramponu vermişlerdi, çünkü buz kramponları erkek yarışmacılardaydı. Ayrıca, öne erkeklerin yarışmasını koymuşlardı ve bizi yaklaşık dört saat buzda beklettiler ve yarışma başladıktan bir süre sonra “geç oldu, soğuk oldu” diyerek bir anda yarışmayı yarıda kestiler ve final rotasını iptal ettiler. Kısacası, bence bu yarışma sadece erkekleri odağına alarak hazırlanmıştı ve kadınları oraya bir çeşni olarak koymuşlardı.
– TDF (Türkiye Dağcılık Federasyonu) 8 Mart Kadınlar Günü için sosyal medyada paylaşım yapmıştı. Biri yorumlarda federasyon kurulunda sadece iki kadın olmasını eleştirmişti. Federasyon başkanı “iki değil üç tane var!” diye düzeltmişti. Yine özrü kabahatinden beter bir durum.
– Milli takım kampında erkek yurdunda kalıyorduk; çat pat giriyorlar, mevsim kış ve camlar kapanmıyor. “Başarılı sporcuya paramız var” diyorlardı. Ben de “Biz başarılı değil miyiz? Milli takım kampındayız ve siz seçtiniz bizi” dedim ve bana dediler ki “sen kaç yaşındasın?” dedim “17”. “22 olduğunda konuşacağız” dedi. Sonra da takımdan attılar zaten.
– TDF yarışması için otobüsle bir yere gidiyorduk ve ben regl olmuştum. Mola vermelerini istedim. Bir antrenör gelip önce koltuğa sonra pantolonuma baktı ve dedi ki “koltuk desenli, kıyafetin de siyah, o yüzden bir şey olmaz.”
– Bir de malzemelerin kadınlara göre yapılmaması gibi bir durum var. Çoğu malzeme erkeklerin beden fizyolojisi esas alınarak üretilmiş. Mesela uyku tulumları, eldivenler, gözlükler, ayakkabılar… Bazı markalar kadınlara özel malzeme üretse de Türkiye’ye bu malzemeler neredeyse hiç getirilmiyor. Ayrıca, kadınlar Türkiye’de küçük ayakkabı bulma zorluğu da çekiyor. Ayakkabılarını hep yurt dışından ve denemeden satın almaları gerekiyor.
– Araştırmalara göre sosyal medyadan önce, kadınlara outdoor dergilerinde çok daha az yer veriliyordu. Bu yüzden, çoğumuzun rol modellerinin daha çok erkek olması gibi bir durum vardı ve kadın rol modelimiz azdı.
– Kadın sporcular üzerine yazılan bir yazıyı Instagram hesabımda paylaştım. Bu paylaşım TDF’den birine iletilmiş. Bu kişi ekran görüntüsü alıp anneme mesaj atmış; “kızınız Instagram’da böyle bir şey paylaşmış, yazık” diye.
İspat etmek zorunda bırakılmak, şüphe, özgüvensizlik, çifte standartlar
Yukarıda paylaşılan cinsiyetçi dilin, mansplaining’in ve diğer farklı tür cinsiyetçi davranışların bir başka yansıması da sürekli kadınlardan, deneyimlerinden ve neyi yapıp yapamayacaklarından şüphe edilmesiydi. Bu şüphenin ve çeşitli varsayımların kadınların deneyimine olan yansıması da daha yüksek standartlara tabi olmak, kendilerini kanıtlamak zorunda bırakılmak ve dahası kendilerinden daha çok şüphe etmek ve özgüvenlerinin kırılabilmesiydi.
– Ben hemşireyim, hemşirelikte de dağcılıkta da erkeklerin yaptığı hatalar sineye çekilirken ya da hoş görülürken kadınlar hep daha fazla eleştirilirler.
– Bizim kulüpten kadınlarla bir röportaj için konuştuğumda eğitimlerde erkeklere nazaran kadınlara çok daha fazla baskı uygulandığını ve çok aksi davranıldığını, bu yüzden eğitim sırasında inanılmaz strese girip normalde yapabildikleri şeyleri (mesela düğüm) eğitim veren erkek eğitmenler bakarken yapamadıklarını söylemişlerdi.
– Bir yere rota yapımına gitmiştim, orada önceden tanımayanlar beni rota yapan biri olarak asla ciddiye almadılar ilk başta. Ancak, onların zorlandıkları ama benim kolayca yaptığım bir rota yaptım, sonrasında rotaları denerken tırmanışımı gördüler ve beni ancak öyle ciddiye almaya başladılar. Halbuki ben zaten kendilerinden açık ara daha deneyimliydim ama ciddiye alınmam için kendimi ispat etmem gerekti.
– Kız çocuklarını yetiştirirken “aman kızım sen narinsin yapma şunu etme deniyor”. Sert ekstrem sporları seven kadınların çoğu bunlara kafa tutan insanlar, “illa erkekler mi yapacak bunları” diyen kadınlar. Ama bazen kendisi denemeye meyletmeyip hemen “bunu ben yapamam,” “bana beta versene” diyen, kafa tutmaya cesaret edemeyen kadınlar da var.
– Herkes cesur olmak, korkmadığını ispat etmek zorunda değil, bazen narin de olabiliriz, korkabiliriz de. Erkekler de narin olabilir…
– Meşhur bir kadın dağcı olan ve çocukları olan Allison Hargreaves dağda öldüğünde outdoor dergileri “kadın dağcılar soyumuzu tüketiyorlar,” “bencillik,” “feminizm çok ileri gitti” gibi spotlarla çıkıyor… Çocuğu olan bir kadının bu tür tırmanışlar yapması medyada eleştirilirken çocuğu olan erkek dağcılara medyada böyle bir saldırı yok. Yani çifte standart var.
– Bu çifte standart, sporculara sponsor olan şirketlerde de var. Örneğin bir dergide yer alan bir araştırmaya göre, anne olacak ya da olan kadınlara daha az sponsorluk veriliyor.
– Dağda kadın sayısının az olmasının bence en büyük sebeplerinden biri de kadınlardan ev işleri ile ilgili her şeyin beklenmesi, ebeveynlik görevlerinin kadına yıkılması ve kadınların genel toplumsal yapıda gelirlerinin erkeklere oranla az olması.
– Genelde benden çok daha düşük dereceler tırmanan erkekler “boys club”a davet edilirken ve dağ rotalarını çıkmak konusunda gaza getirilirken bana partnerlik teklifi hep daha az geldi ya da onlara böyle şeyler denmezken bana “emin misin, o rotaya hazır mısın?” dendi.
– Kendimi göstermek için kendim de kadın olarak maskülen davranmaya çalışıyorum. Sonrasında bundan ben de rahatsız oluyorum.
– Bir kadın rota yapıcının yaptığı rotalarla ilgili erkeklerin “bu gri bant[§§§§] derecesinde değil, turuncu bant derecesinde” diyerek sızlanması ama onlarla benzer derecede tırmanan kadınlar aynı rotayı yapamadığında bunun doğal olarak görülmesi. Yani bir erkek çıkamadığında rota upgrade oluyor, ama benzer seviyede bir kadının çıkamaması derece değerlendirmesine etki etmiyor. Kadın çıkamadıysa normal, erkek çıkamadıysa rotada bir gariplik var.
Kadınların cinsel obje haline getirilmesi/ metalaştırılması
– Tırmanışa yeni gelen kadının av olması gibi bir mesele var. Yeni başlayanların üzerine çullanıyorlar sonra birinin, kadınla sevgili olması üzerine dağılıyorlar. Onunla arkadaşlık, tırmanış partnerliği hukuku kurmuyorlar.
– Bence tırmanış tarihimize kara bir leke olarak geçmesi gereken bir olay da bir boulder yarışması sırasında canlı yayından yarışmayı sunan bir kişinin kadın yarışmacıları birer cinsel obje haline getiren sunumuydu. Rotalardan birinde üzerine oturarak geçmen gereken büyük bir tutamak vardı ve bu kişi o sırada “kadınlar da büyük şeylerin üzerine oturmayı nedense çok seviyorlar” benzeri bir şey diyerek kahkaha atmıştı. Bir bölümde de slope[*****] bir tutamak vardı ve doğal olarak elini o slope’a patlatarak tırmanıyorduk. Burada da şuna benzer bir yorum yapmıştı; “sevgililerini de böyle şaplaklıyorlar mı?” Aynı kişi, erkek yarışmacıları ise son derece düzgün ve teknik bir şekilde sunmuştu.
– Bu olaya dair en korkunç şey de kendisinin özür dilemeyi reddetmesiydi. Bir diğer nokta da bu duruma tepki gösteren kadınların tabiri caizse cezalandırılması idi.
– Kadınların metalaştırılması mevzusu var. Ben çoğunlukla erkeklerle tırmanıyorum, kayada ve salonda tırmanıyorum. Erkek arkadaşlarımın kadınlarla ilgili onları metalaştıran laflarına çok maruz kalıyorum. Giydiği kıyafetlerden erkeklerle olan ilişkilerine, ahlak üzerinden de giden saçma sapan söylemleri oluyor. Kendi aralarında cinsiyetçi geyikler zaten dönüyor boys club’ın. Aslında o tırmanış yarışmasındaki canlı yayında olanlar bu boys club’ın arasında dönen cinsiyetçi muhabbetleri kamu önüne sunmuş oldu.
– Kadın tırmanışçıların medyada cinsel obje haline getirilmesi var bir de. Profesyonel yarışmacı kadınlar tırmanış medyasında çoğunlukla sadece çıplak ya da çıplağımsı fotoğraflarla yer alabilirken mesela, Adam Ondra’yı çıplak bir şekilde gösterdiklerini düşünebiliyor musunuz? Çünkü Ondra cinsel bir obje olarak değil iyi bir tırmanışçı olarak görülüyor. Diğer kadın tırmanışçıların da bu şekilde görülmeye hakkı var. Diğer bir yandan bence kadınlar ve diğer herkes kendilerini nasıl istiyorsa öyle gösterebilirler. İster çıplak ister tomboy, isterse femme fatale… Bu kendi seçimleri ama bir yandan tırmanış endüstrisinin feminenliği vurguladığını unutmamak gerek ve bazı sporcuların bu endüstride tutunma çabasıyla da zorla feminen görünmek, seks objesine dönüşmek zorunda kaldıklarını da aklımızda tutalım.
Homofobi, cinsiyetçi espriler, dil, Boys club, küçümsenme, taklit ve dışlanma
– Ballıkayalar’da bir arkadaşımızın tam da Perküsyon’da[†††††] tırmanırken bağırarak “nasıl olsa tırmandıktan sonra her şeyimi karıma yıkattırıyorum” demesi ve bütün adamların kahkahalarla gülmesi beni dondurmuştu. Bunun neresi komikti anlayamadım ve o sırada buna tepki de veremedim çünkü etrafımda gülenlerin hepsi erkekti, arkadaşımdı. Keyiflerini kaçırmak, çıkıntılık yapmak istemediğim için kendimi aşırı kötü hissederek sessiz kalmak zorunda kaldım.
– Bazı kulüplerin mottosu var “adamın amına koyar” diye, bütün zirve defterlerine yazılan, telsizlerde bağırılan.
– Rotada zorlanan kadınların seslerinin ve mimiklerinin cinsel bir şekilde taklit edilmesi var bir de.
– Ojeli birine şunu demişti bir erkek: “Bak bak ojeli bile tırmanıyor, senin de tırmanman lazım.”
– “Kız gibi tırmanıyorsun” ya da “kız gibi tırmanma” gibi sözler de çok duydum.
– “Tırmanış salonunda çok fazla erkeğiz, bir kadın almak istiyoruz” diyerek beni işe aldılar. Sonra hanımağa geyikleri yaptılar. Ne zaman moralim bozuk olsa sürekli bana “regl misin” diye sordular. Bunlar da en gıcık olduğum şeylerdir.
– İnsanlara tırmanışta cinsiyetçilik hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorduğumda insanlarda bir kanıksama olduğunu fark ediyorum. “Dış dünya o kadar kötü ki burada olanlar çok önemsiz kalıyor” diyorlar. Ama bu topluluk içinde dahi cinsiyetçilik var. Yıllarca ittire ittire bazı arkadaşlarımızın cinsiyetçi davranışlarını törpüledik.
– Kız arkadaşımla Ballıkayalar’a tırmanışa gitmiştim ve sırtımı döndüğüm anda arkamdan şöyle bir yorum duydum; Biri yanındaki arkadaşına dönerek “bunlar da erkek bulamamış birbirlerini dütüyorlar” demişti.
– Geyikbayırı’nda kadın bir arkadaşımla tırmanışa gitmiştik beraber, aramızda muhabbet ederek iki erkek tırmanışçının tırmandığı bir sektöre gelmiştik. Adamlar “oo sırf ikiniz mi geldiniz bizim dedikodumuzu mu yapıyorsunuz kızlar?” yorumunu yapmışlardı. Kadınlara dedikoduculuk atamaları beni aşırı rahatsız etti o sırada. Bence bu tespit edilmesi çok zor bir cinsiyetçilik türü çünkü her zamanki gibi şaka yolu ile yapılıyor. Muhtemelen bu söylediğimi dinleyen bir erkek olsa “amaan şaka yapmışlar işte ne abartıyorsunuz” derdi. Fakat cinsiyetçilik genelde bu tür şakalarda gizli oluyor, kimse açık açık cinsiyetçilik yapamıyor artık çünkü. Bizim başka işimiz yok da sizin dedikodunuzu yapacağız!
Boys club ve dışlanma
– Çok sık karşılaştığım bir diğer şey de dağda partner bulma zorluğu oldu. Genelde benden çok daha düşük dereceler tırmanan erkekler “boys club”a davet edilirken ve dağ rotalarını çıkmak konusunda gaza getirilirken bana partnerlik teklifi hep daha az geldi ya da onlara böyle şeyler denmezken bana “emin misin, o rotaya hazır mısın?” dendi. Böyle denen rotaların hepsini de çıktım, çoğunun da kilitlerini lider gittim ve derecemin altında olduğu için de zorlanmadım. Kısacası sadece kadın olduğum için dağ rotalarını çıkamayacağıma dair bir şüphe erkek arkadaşlarımın arasında hep oldu. Bunun aksine, benden daha düşük derece tırmanan erkek arkadaşlarım her zaman dağda partner olarak alındı ya da dağda tırmanmaları için motive edildiler, onlara dair bir şüphe hiçbir zaman olmadı.
– Dağda, sadece erkeklerin olduğu bir gruba katılmak istiyordum ama beni kabul etmek istemediler. Herhalde daha kötü tırmanıyorum ondan istemediler diye düşündüm. Sonra fark ettim ki aslında tamamen erkek istedikleri için almak istememişler. Sonra emniyet alacak birini bulamayınca bana emniyet aldırdılar.
– Kadınların tırmanışa “götürülerek” belay bitch[‡‡‡‡‡] yapılmaları var bir de. Özellikle de yeni başlayanların. Yani onların tırmanamayacaklarına ya da tırmanmak istemediklerine dair bir inanç var. Bu, kadınları da geride tutuyor. Halbuki tırmanmaları için teşvik edilseler o kadınlar kim bilir neler çıkacak.
– Dokuz senedir tırmanıyorum. Ayrıca, arama kurtarmacıyım. Uzun bir süredir tırmanmıyorum. Sebeplerinden bir tanesi de burada konuştuklarımız; yani cinsiyetçi davranışlar. Bir kardeşlik içine giriyorsun, çok güzel hissettiriyor bu ama bu kardeşliğin içerisinde olmak için verdiğin mücadele çok yoğun oluyor. O grupta dominant olan tiplerin -genelde erkekler- yeterince iyi tırmanmasa bile sesi çok daha baskın çıkıyor.
Kırılgan erkeklik ve toksik maskülenite
– Yeni başlamış erkek sendromu diye bir şey de var. Senin onlardan iyi tırmandığını kabul edemiyorlar.
– Bir rotada iyi bir şey yapıyorsan erkekler bunu sindiremiyorlar ve sinirlenebiliyorlar.
– Toksik maskülanitenin sadece kadınların değil erkeklerin de problemi olduğunu söyleyebiliriz. Benim tanıdığım ve bu zorbalıklardan rahatsız olan birçok erkek var. Mesela erkeklere “kız gibi tırmanıyorsun” denmesi… Onlardan sürekli güçlü olmalarının, duygusal olmamalarının, ağlamamalarının beklenmesi… Bence erkekler de bir forum yapıp kendi aralarında cinsiyetçiliğin onları nasıl etkilediğini konuşmalı. Cinsiyetçiliğe dair derdimiz ortak olabilir ama onların da mı derdini kadınlar çözsün?!
– Tırmanışa yeni başlayan bir erkeğin özgüveninden bahsetmek istiyorum. “Ben bu rotaya çıkarım, ağaca falan çıkıyorum ben” dedi ve bir rotayı çıkmaya çalıştı. Son tutamakta boltlara[§§§§§] parmaklarını geçirerek çıkmaya çalıştı. Sonra bana “bir hafta şınav çekseydim yapardım” dedi.
– Avaz avaz bağırarak etrafı rahatsız eden kadın pek görmedim, kadınlar da yapabiliyor ama bu genelde erkeklerde gördüğüm bir şey.
– Ben de yeni başlayanlara yardımcı olmak istiyorum, yeni başlayan bir erkeğe beta isteyip istemediğini sorduğumda bana “sen kimsin, ne yapıyorsun” gibi yaklaşıyor. Ben de bana agresif tepki vereceğinden tedirgin oluyorum.
Bunları konuşmak neden zor: Marjinalleştirilme, gaslighting, tırmanışta var olma çabası
– Tırmanış hayatımda birçok cinsiyetçiliğe maruz kaldım. Bunları çeşitli mecralarda dillendirdiğimde ise “siz de hep kadın kartını oynuyorsunuz,” “hep mağdura yatıyorsunuz,” “feminizmi de çok ileri götürüyorsunuz,” “duyar kasıyorsun,” “erkek düşmanı mısın” gibi tepkiler aldım. Bu yüzden kendimi aşırı yalnızlaşmış hissettim ve artık cinsiyetçi davranışlara ses çıkaramaz hale geldim.
– Yaşadığın cinsiyetçilikleri söylediğin zaman çıkıntılık yapan kadın damgası yiyorsun.
– Çoğu zaman cinsiyetçilikle karşılaştığımda donup kalıyorum ve gerekli tepkiyi veremiyorum. Tepki verdiğimde de hep çıkıntı damgası yiyorum. Bazen tepki vermediğim zamanlarda da ortamı rahatsız eden hep benmişim gibi bir tavır takınıyor erkek arkadaşlarım. Mesela, aralarında küfürlü konuşurlarken bir anda bana dönüp “dur şimdi rahatsız olmuştur o” diyorlar ve buna gülüyorlar. Halbuki rahatsız olan ben değilim. Zaten yıllarca sokakta taciz edilirken her türlü küfüre maruz kaldım, dolayısıyla ben küfürden rahatsız olan hassas bir çiçek değilim. Asıl rahatsız olmaları gereken onlar. Çünkü sokaktaki tacizciyle tıpatıp aynı dili konuşuyorlar. Kısacası cinsiyetçi küfürler etmeleri yetmiyormuş gibi bir de sanki ortamın ve muhabbetin huzurunu bozan benmişim gibi hissettiriyorlar.
– Cinsiyetçi küfür ettiklerinde ve hatta bu küfürleri birer bağlaç olacak şekilde çok sık kullanmalarını uyardığımda “aslında ben onu kastetmiyorum, lafın gelişi söylüyorum, sen de her şeyden rahatsız oluyorsun” deyip beni suçlu hissettirmeye çalışıyorlar.
– Bu etkinliğin duyurusunu Instagram hesabımda paylaştığımda bir erkek arkadaşım “burada cinsiyetçilik yok ve asıl kadın-erkek ayrımcılığını siz yapıyorsunuz. Kendim ve kulübüm adına beni hayal kırıklığına uğrattın” gibi bir yorum yazdı. Bu kadar kadının deneyimi varken cinsiyetçiliği de kendisinin en iyi bildiğine dair küstahlığı da bize bence erkeklerin, kendini üstün görmelerine dair çok şey anlatıyor.
– Erkek arkadaşlarım küçük cinsiyetçi şakalar yapıyorlar ve farkına varmıyorlar, arkadaşlarım oldukları için kızamıyorum da. Bu farkındalığı oluşturmak için ne yapmalıyım diye düşünüyorum.
Beden
– Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı bir yarışmadayken ve üzerimde federasyon forması varken bana gelip “sen tırmanıyor musun, sen tırmanmak için çok çıtı pıtı değil misin?” demişti.
– TDF yarışma seçmelerinde TDF Başkan Yardımcısı: “Kızlarımız bunlar mı? Fotoğraflarda göründüğünüz gibi değilsiniz, kaslı değilsiniz ama.” Şikayet etsek atılırız.
– Kadınların gelip deneyip bıraktıklarını düşünüyorum. Ben mesela ilk başladığımda çok zorlandım. Tüm kaslarımızı çalıştırıyoruz çünkü bu sporda. Biri bana “sen tırmanışı bırak” demişti. Yeni başlayanlara destek olmalıyız bence.
Diğer
– Ben salonda rota yapıyorum. Erkeklerin yaptığı rotalardan düştüklerinde yüzlerinde bir meydan okuma ile karşılaşmanın zevkini görüyorum, daha mindere değmeden havada gülümsemeye başlıyor bazıları. Benim rotamdan düşünce egoları sarsılıyor, “yaaa ne yaptın sen, ne biçim rota” diyorlar. Ben bir şey yapmadım, sen çıkamadın! Rota yapımında kim krimpli[******] rota yapmışsa o rotayı ben yapmışım gibi bana mal ediyorlar, sen yaptın değil mi diye soruyorlar, çünkü “kadınların parmakları küçük,” ben de zaten sadece o yüzden yapabilmişimdir, onlar da zaten sadece büyük parmakları yüzünden yapamamışlardır. Evet krimpli rota yapıyorum, çünkü tırmanışta bu tutuş var, sanki ben icat ettim. Slope kullanıyorum o zaman da nedense derin bir sessizlik oluyor “kadın rotası onlar” deniyor.
– Kadınların yaptığı rotaları eleştiriyor, fakat o rotayı eleştirebilecek seviyede değil. Bunları yüzlerine söylemek gerekiyor. Azıcık sıkıştırınca da daha üç aydır tırmanıyorum ben diyor. Aynı şekilde erkek rota yapıcıların rotalarına da çıkamayınca kulp bulmuş ama onların yüzüne konuşmaya cesaret edemiyor, onlara olan eleştirisini de, ki eleştiri demeye bin şahit gerek, gelip kadın rota yapıcıya söylüyor ya da o rotaları kadın rota yapıcının yaptığını sanıyor. Çıkamadı ya kesin rota kötü, o zaman kesin bu kadın yaptı bunu.
– Ben ailemin cinsiyetçiliğine maruz kaldım. Erkek kardeşim de tırmanıyor. İkimiz de piyano çalıyoruz. Erkek kardeşimin tırmanışı övülürken benim sadece piyano çalmam övülüyor. Benim tırmandığım görülmüyor. Okulda da tırmanan başka bir erkek arkadaşım var XX adında. Herkes “ooo XX çok iyi tırmanıyor” diyor, bana gelince ise “ben senden daha iyi tırmanırım” falan deniyor.
– Erkek egemen bir kültürde yaşadığımız için biz de bazı şeyleri bilinçaltında içselleştirmişiz. Biz neden özgüvensiziz? İçinde yaşadığımız kültürden dolayı. Mesela araştırmalara göre erkekler CV’sinin yeterli olmayacağı işlere çok fazla başvururken, kadınlarda ise CV’si çok üstün olmasına rağmen daha düşük seviye işlere baş vurmaları söz konusu.
– Altı yaşımdan beri tırmanıyorum ve kadınların teknik tırmanışta erkeklere göre daha avantajlı olduğunu bir türlü kabullenemiyorlar.
Ne yapabiliriz?
– Cinsiyetçi söz ve davranışlara her zaman tepki vermek mümkün olmuyor. Bazen şaşakalıyorsun, kilitlenip donup kalıyorsun. Bu forum biraz da refleks geliştirmek ve donup kalmamak için bence değerli bir alan.
– Kibar kalmaktan vazgeçmek, gerekirse biraz odunlamak gerekiyor.
– Etrafımda hep erkekler var tırmanışta. Kendimi sorguladım cinsiyetçilikle karşılaştım mı diye ama aklıma gelmiyor. O yüzden buraya katılmak, başka kadınların deneyimlerini dinlemek istedim. Erkekleri maruz bırakmak lazım yaşadıklarımıza. Bir dili de maruz kalarak öğreniyoruz sonuçta. Erkeklerin söylediklerini duymazdan gelmemek, tepki vermek bir adım. Bu tepkiyi bir-iki duyar, ondan sonra çekinmeye başlar. Eril kulüplerden eğitim aldım. Orada var olmamın sebebi, onlarla laf dalaşında olmamdı. Daha agresif davranıyorum.
– Özgüvenli olmamız ve ağzımızın tadı kaçmasın modundan çıkmamız lazım, açık açık rahatsızlıklarımızı söylemeliyiz.
– Dağcılıkta yeni eğitim alırken kampa gittik, bir arkadaşı cinsiyetçi yorumundan dolayı şikayet ettim ve o arkadaş eğitimden kaldı, geçemedi. Bu olumlu bir şeydi benim için. Bence dağcılık derslerinde cinsiyetçilikten de bahsetmemiz gerekir kulüplerde. Bilmiyor, düşünemiyor olabilirler. Onlara söylersek farkına varabilirler.
– 11 yıldır tırmanıyorum. Filmi izlerken duygulandım çünkü küçük bir kadın grubuna çok ihtiyacım olduğunu fark ettim.
– Bir ara dört-beş kişilik bir kadın grubu olarak tırmanmaya başladık ve ben bu sayede tırmanışa tutunabildiğimi hissettim. Bu organizasyon için çalışırken fark ettim ki ben çok konforlu bir alana çekilmişim, cinsiyetçilik her zaman her yerde olsa da şu an en azından derdimi söylediğimde beni dinleyen insanlarla beraberim ve sadece bu alana kapattım kendimi. Halbuki ben dağcılık, geleneksel tırmanış vb. de yapmak istiyordum ve kısmen kendimi bu konforlu alana kapattığım için bunları yapamadım.
– Dağcılığa yeni başladım fakat yıllardır aikido yapıyorum. Aikidoda erkekler çok fazlalar ama biz böyle şeyler yaşamıyoruz. Kendi felsefesi var aikidonun. Dağcılıkta böyle bir felsefe yok mu acaba diye düşünmeye başladım.
– Tırmanış yapanlar görece rafine bir topluluk ama cinsiyetçilik bizim içimizde de var ve dönüşmesi zaman alıyor. Topluluğu dönüştürmek bizim elimizde.
– Bence kulüplerdeki dağcılık derslerinde cinsiyetçilikten de bahsetmemiz gerekir.
– Kadınlar olarak güçlü olduğumuzu birbirimize hatırlatmamız lazım.
[*] Boulderhane, İstanbul’da bir tırmanış salonudur.
[†] Mansplaining, yazar bir kadına, bir erkeğin çıkıp “sen herhalde şu kitabı okumamışsın” deyip kitabı açıklaması fakat açıkladığı kitabın aslında kadının kendi yazdığı kitap olması sonucu ortaya çıkan bir terim. Bir erkeğin cüretkarca, talep edilmeden, ve karşısındaki kadının bilgi ve deneyimini göz önüne almadan bilgiler vermesi anlamına geliyor. Bu hikayenin ilk anlatıldığı ve “mansplaining” teriminin dayandığı Rebecca Solnit yazısına bu linkten ulaşılabilir: https://www.guernicamag.com/rebecca-solnit-men-explain-things-to-me/
[‡] Bouldering, küçük kaya bloklarında ya da kapalı gymlerdeki birkaç metrelik duvarlarda yapılan tırmanıştır.
[§] Beta, tırmanış sırasında verilen “şurayı tut, buraya bas” gibi yönlendirici tüyolardır.
[**] Beta-spraying birinin tırmanan kişi istemediği halde, nereyi tutacağını, nasıl basacağını vb. söylemesi/bağırması anlamına geliyor.
[††] Gaslighting manipüle etme amacıyla, kişinin söylediklerini inkâr etmek, yalan söylemek, konuşulan konuyu çarpıtmak ve kendi istediği yöne çekmek anlamına geliyor.
[‡‡] Element, tırmanışta kullanılan büyük bir tutamak çeşidi diyebiliriz.
[§§] Top-rope tırmanış, size bağlı ipin yukarıdaki bir noktadan geçtiği, tırmanırken düştüğünüzde sadece ipin esneme payı kadar bir mesafe düşmenizi sağlayan, “daha güvenli” diyebileceğimiz bir tırmanış sistemidir.
[***] Lider tırmanış ise, size bağlı ipi duvardaki emniyet noktalarına geçire geçire tırmandığınız ve düştüğünüzde sıklıkla birkaç metre düşme ihtimaliniz olan bir tırmanış çeşididir. Rotayı, doğru ve tam bir şekilde çıkmış sayılmak için lider çıkmanız gereklidir.
[†††] Küllüin, Antalya-Geyikbayırı’nda bulunan son derece tozlu bir tırmanış alanıdır.
[‡‡‡] Rope solo tek başına ve ip kullanarak tırmanmak anlamına geliyor.
[§§§] Overrate: Bir rotanın derecesinin, rotanın gerçek zorluğundan daha zor olarak derecelendirilmesi
[****] Bir rotanın derecesinin, rotanın gerçek zorluğundan daha kolay olarak derecelendirilerek derecenin düşürülmesi.
[††††] Geleneksel rope solo: Tek başına ve iple yapılan, ayrıca duvara emniyet malzemelerini (takoz, sikke vb. gibi) tırmanıcının kendisinin yerleştirdiği bir tırmanış stili.
[‡‡‡‡] Slab: Düz ve daha çok denge becerisi gerektiren rotalar.
[§§§§] Bantlar, kapalı tırmanış salonlarında kullanılır ve renklerine göre rotaların zorluğunu gösterir. Bahsedilen örnekte turuncu bant gri banttan daha yüksek bir zorluk seviyesini belirtir.
[*****] Slope tutamaklar; yuvarlak, eğimli olup kolayca tutulacak çıkıntıları olmadığı için parmakların ve ellerin daha açık olarak ve ellerin çoğunlukla sert bir şekilde vurarak kullanılmak zorunda olduğu tutamaklardır.
[†††††] Perküsyon: Ballıkayalar tırmanış bölgesindeki bir rotanın adı.
[‡‡‡‡‡] Belay bitch: Birine, tırmanmasına fırsat vermeden sürekli olarak emniyet aldırmak.
[§§§§§] Kayadaki rotalara sabitlenmiş olan ve normalde sadece emniyet için kullanılması gereken, asla parmağınızı geçirmemeniz gereken halkalar.
[******] Krimp: Küçük tutamaklar