25 Nisan’da Paris’te on binler Lezbiyen Yürüyüşü düzenledi. Bu, 1970’lerden beri Fransa’da bir ilk.

Fotoğraf: Raphaëlle Martinez

26 Nisan Lezbiyen Görünürlük Günü’nün bir gün öncesinde, Paris’te tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olma hakkının (PMA) lezbiyen çiftlerin ve yalnız yaşayan kadınların[1] da yararlanabileceği şekilde genişletilmesi talebiyle bir Lezbiyen Yürüyüşü gerçekleştirildi. Pandemi şartlarına rağmen yaklaşık on bin kişinin katıldığı yürüyüş, Collages Lesbiens[2] isimli kolektifin çağrısıyla yapılsa da pek çok feminist ve LGBTİ+ örgüt ve dernek tarafından destek gördü. Bu yürüyüş aynı zamanda 70’lerden beri Fransa’da yapılan ilk Lezbiyen Yürüyüşü olmasından ötürü sembolik bir öneme de sahip. Zira Amerika’da ve Avrupa’nın diğer kentlerinde düzenlenen ve lezbiyen görünürlüğünü hedefleyen geleneksel Dyke March’lar Fransa’da pek rastlanan bir protesto biçimi değil. Dolayısıyla pazar günü Paris’te gerçekleşen yürüyüş, lezbiyenlerin bir araya gelip tüp bebek hakkı etrafında ortak bir sözü büyüttüğü büyük çaplı ender protestolardan biri oldu. Ayrıca geçtiğimiz hafta sonu Paris’teki yürüyüşe paralel olarak Fransa’nın ona yakın büyük şehirlerinde de lezbiyen protesto yürüyüşleri yapıldı.

Hükümetin resmi sitesinde açıkça belirtildiği üzere, Fransa’da tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olma hakkı yalnızca heteroseksüel çiftlere tanınmış durumda. Evli, “pacs” adı verilen evlilik sözleşmesini imzalamış ya da birlikte yaşayan heteroseksüel çiftler, partnerlerden birinin çocuk sahibi olamaması veya doğacak çocuğa ciddi bir hastalık taşıma riski bulunması durumunda tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olabiliyor. Dolayısıyla tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olmak isteyen Fransız lezbiyenler için tek seçenek, Belçika ve İspanya gibi komşu ülkelere gitmek. Pazar günü düzenlenen yürüyüşün öncelikli talebi, yasanın lezbiyen çiftler ve yalnız yaşayan kadınların da tüp bebekten yararlanabileceği şekilde düzenlenmesi. Yürüyüş çağrısında talepler şu şekilde sıralanıyor:

  • Tüp bebek hakkı herkes tarafından ulaşılabilir ve ücretsiz olmalı.
  • ROPA (Reception of Oocyctes from Partner) adı verilen yöntem ile lezbiyen çiftlere de tüp bebek hakkı verilmeli.
  • Translar uyum süreci öncesinde üreme hücrelerini CECOS adı verilen Saklama Merkezleri’nde saklayıp daha sonra tüp bebek amaçlı kullanabilmeli.
  • Bağışçıdan alınan üreme hücresinin genetik özellikleri konusunda seçim hakkı tüp bebek yoluyla bebek sahibi olmak isteyen çiftlerde olmalı.
  • Üreme hücresi bağış sistemi konusunda daha iyi bilgilendirme yapılmalı ve özellikle beyaz Fransızlar dışında kalan grupların bu konudaki bilgi açığı giderilmeli.[3]

Yürüyüşün taleplerinde açıkça görülen bu kapsayıcılık yürüyüşün kendisine de yansıdı. Öznelerin katılımı ve görünürlüğü öncelenerek ön sıralarda lezbiyenlerin yer almasına karar verildi, translar ve beyaz olmayan kadınlar kendi kortejlerini de oluşturdular. Özneler dışında kalan destekçilerin yürüyüşe arka sıralardan katılması talebinde bulunuldu.

Fransa’da tüp bebek hakkından lezbiyen çiftlerin ve yalnız yaşayan kadınların yararlanabilmesi talebi, pek de yeni bir talep sayılmaz. Lezbiyen ve feminist örgütlerin mücadeleleri sonucu, eşcinsel evliliğin yasallaştığı 2013’ten günümüze; üst üste pek çok hükümet tüp bebek yasasını lezbiyen çiftleri ve yalnız yaşayan kadınları da kapsayacak şekilde değiştirme sözü verse de pratikte süreç çok yavaş ilerliyor. Sağcı ve homofobik gruplar, geleneksel aile yapısının tehdit altında olduğu, babalık hakları gibi alışık olduğumuz gerçek dışı ve ajitatif söylemlerle bu süreci engellemeye çalışıyor. Bir buçuk yılı aşkın süredir tartışılan ve cumhurbaşkanı Macron’un seçildiğinden beri gerçekleşecek “en büyük sosyal reform” olarak pazarlanan Biyoetik Yasası geçtiğimiz şubat ayı sonunda Senato tarafından oylandı. Çoğunluğu sağcılardan oluşan Senato, muhalif partilerin tüm itirazlarına rağmen yasayı eksik bir şekilde onayladı. Tüp bebek ile çocuk sahibi olma yalnız yaşayan kadınlar ve lezbiyen çiftler için artık yasallaşmış olsa da heteroseksüel çiftlerle aynı haklara sahip değiller. Heteroseksüel çiftler için tüp bebek işlemi tamamen ücretsizken, lezbiyen çiftler ve yalnız yaşayan kadınların sigorta kapsamına alınmamasına karar verildi. Bunun dışında yeni yasaya göre, tüp bebek ile çocuk dünyaya getiren lezbiyen çiftlerde, taşıyıcı olmayan anne doğumda doğrudan ebeveyn statüsünü kazanamıyor ve çocuğu doğduktan sonra evlat edinmesi gerekiyor. Ayrıca Senato tarafından onaylanan haliyle yasa, transların kendi üreme hücrelerini tüp bebek için kullanabilmelerini de dışlıyor. Dolayısıyla Senato tarafından eksik kabul edilen Biyoetik Yasası, lezbiyenlerin ve kadınların eşit vatandaşlık hakları açısından bir ilerlemeymiş gibi gözükse de aslında cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık üzerine kurulmuş bir yasa.

Lezbiyen çiftler ve yalnız yaşayan kadınlar için tüp bebek hakkı talebi, öncelikli olarak lezbiyen ve biseksüel+ kadınların mücadelesiyle gündeme gelmiş olsa da güncel yasa tartışmaları çoğunlukla lezbiyenleri dışlayan ve görünmez kılan bir şekilde yürütülüyor. Örneğin tüp bebek yasasının tartışıldığı televizyon ve radyo kanallarının, konunun öznesi ve mücadelenin yürütücüsü lezbiyen ve biseksüel+ aktivistleri konuk olarak çağırmak yerine sadece cis erkeklerden oluşan tartışma programları düzenlediğini bir süredir görüyorduk. Katılımın bu denli yüksek olduğu bir yürüyüşle, yasa tartışmalarının merkezinde yer alan lezbiyen kadınlar, kendi bedenleri ve hayatları üzerinde söz söyleme hakkını birtakım erkeklere vermeyi reddediyorlar. Bu, elbette ebeveynlik ve üreme haklarının ötesine taşan bir mücadele ve daha önce eşi benzeri görülmemiş kalabalıkta bir lezbiyen yürüyüş düzenlenmesi, Fransa’da lezbiyen mücadelenin geleceği için umut verici.

[1] Partnersiz yaşayan ve tek başına çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar.

[2] Collages Lesbiens Fransa’da yaklaşık 10 şehirde aktif, oldukça yeni kurulmuş bir lezbiyen oluşum. Aralık 2020’de kurulan kolektif, öncelikli olarak yaptığı yazılama çalışmalarıyla lezbofobi ve homofobi ile mücadele etmeyi ve lezbiyen sözü görünür kılmayı hedefliyor.

[3] Günümüzde Fransa’da üreme hücresi bankalarının temel sorunlarından biri bağışçıların tamamına yakınını beyazların oluşturması. Dolayısıyla farklı ırklardan pek çok kişi, kendisine benzer genetik özellikleri olan üreme hücrelerinin bulunmaması sebebiyle, beyaz bir bağışçının üreme hücresini kabul etmek ya da senelerce süren bekleme listelerinde yerini almak arasında bir tercih yapmak durumunda kalıyor.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.