“Nisa Bebek” olayıyla birlikte, bebeğin annesi E. S.’ye yöneltilen suçlamalar, kadınların cinselliğinin yok sayılıp sadece üreme odaklı bir işlevi olduğunu, haklarına erişemediğini, erişemediği haklar yüzünden de sorumlu tutulduğunu, olayda dahli olan devlet kurumları ve/veya partneri, akrabaları tarafından desteklenmediğini gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda büyük infial yaratan olaylardan biri, “Nisa Mihriban” ismi verilen bebeğin sokakta bulunması ve ardından birkaç gün sonra kurum yetkililerince yerleştirildiği hastanede sağlık sorunları yaşamasıydı. Tüm olay çerçevesinde suçlanan, yerden yere vurulan ise bebeğin annesi E. S. idi. Haberin, sosyal medyadaki paylaşımlarına yapılan yorumlar toplumun her ne şartta olursa olsun kadınları nasıl kolayca suçladığını gözler önüne seriyordu. Olaya dair, bebeğin babası ve/veya devlet kurumlarının konumuyla ilgili pek de eleştiri görülmüyordu. Bunun yerine kadının bebeği terk ettiği, bakmadığı, sorumsuz, vicdansız ve hatta cani olduğu, çaresiz olsa bile bebeğini bırakmaması gerektiği, bir anlık zevki uğruna bebeği öldürdüğü gibi birçok suçlama “kutsal annelik” miti altında bir aradaydı. En çok yöneltilen suçlamalardan biri de “bakamayacağı çocuğu neden doğurduğu”, “neden korunmadığı”, “neden kürtaj olmadığı” ile ilgiliydi. Tüm bunlar elbette bebeklerin istenmeyen çocuk olarak dünyaya gelmesini önlemek, kadınların istemediği doğumları yapmasının önüne geçmek için önemli tespitler. Ancak söylendiği kadar kolay değil. Birçok kadın ücretsiz ve güvenli bir şekilde gebeliği önleyici yöntemlere erişemiyor, birçoğunun böyle bir hizmeti alabileceğinden haberi dahi olmuyor.
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı, her yıl Kadınları Güçlendirme programı kapsamında Türkiye’nin birçok ilinde bulunan eğitimcileriyle Kadın Sağlığı Seminerleri uygulayarak kadınlara cinsel sağlık konusunda farkındalık kazandırıyor. 2021 yılında 5000’den fazla kadına bu seminerleri ulaştıran eğitimciler alanda karşılaştıkları durumları rapor ediyor. Raporlarda karşılaşılan tespitlerden biri de kadınların gebelikten korunmak için kullanabilecekleri kondom, hap, iğne, rahim içi araç (spiral) gibi materyallere erişmekte zorlandığıydı.
Anayasanın 41. Maddesi gereği kamu kurumları, gerekli teşkilatlanma ile aile planlamasına ilişkin gerekli hizmetleri vermekle sorumludur. Buna göre aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aile planlaması danışmanlığı ve gebeliği önleyici yöntemler verilmelidir. Ancak sağlıkta dönüşüm, pronatalist devlet politikası ile bu uygulamalar göz ardı ediliyor. Örneğin Cinsel Sağlık & Üreme Sağlığı Hakları Patformu’nun hazırladığı Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Durum Analiz Raporu[1] için görüşmeye katılan sağlık çalışanlarından biri bu durumla ilgili şunları aktarmaktadır: “Zaman içinde evet uygulamalarda değişiklikler oldu. Aslında CSÜS[2] özel bir konu olduğundan bizim iş alanımızın ve bize yüklenen sorumlulukların artmasıyla ona ayırabileceğimiz zaman azaldı. Yani işte iş çeşitliliğinin artması ile ve de hasta sayımız da fazla. Çoğu yerde 4000 hasta sayısı. Benim mesela 3350. Poliklinik sayısı fazla o yüzden bu konuya ayıracağımız zaman az. Yani AP[3] hizmetlerine ayıracak zaman kalmıyor. Malzeme de gelmiyor. Çünkü bu özel bir konu. Mesela hastaya bir farklı yaklaşım şekli gerekiyor. Ayrı bir oda gerekiyor. Onun için hastayı hazırlamak gerekiyor. Uzun süre alan bir şey. Onun için geniş geniş zamanımız olması gerekiyor.”
Kadınların birçoğu bu hizmeti kamudan alamayınca kendi imkanları ile yöntemi satın almak, özel hastanede uygulatmak gibi yöntemler tercih etmek durumunda kaldı. Ancak COVID-19 pandemisi, artan yoksullaşma, ilaç temininde yaşanan sıkıntılarla birlikte kadınların özel sağlık hizmetlerinden yararlanması ve/veya kendi imkanlarını kullanması da zorlaştı. Örneğin kadın sağlığı eğitimleri veren bir eğitimcinin paylaştığı vakada “kadının rahim kalınlaşması ve yoğun kanamalı regl süreçleri bulunduğu, hekimin rahminin ve yumurtalıklarının alınabileceğini ya da hormonlu spiral kullanabileceğini, hapların uzun etkisinin olmayacağını söylediğini ancak kadının bulunduğu ildeki hiçbir hastanede ücretsiz olarak hormonlu spiralin bulunmadığını, ancak parasıyla alırsa uygulanabileceğini, ücretlerin de 500 TL’den başladığını ve yoksulluk sebebiyle bunu karşılayamadığını belirtti.”
Afet, salgın, savaş, göç gibi kriz durumlarında aile planlaması ihtiyacına her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Ancak COVID-19 pandemisiyle birlikte sağlık kurumlarının büyük bir kısmının aile planlaması hizmetlerini öncelemediği anlaşıldı. Örneğin yine kadın sağlığı seminerlerine katılan 36 yaşında iki çocuklu bir kadın “Pandemiden evvel aile hekimim bana hap veriyordu alıp kullanıyordum. Pandemi olunca aksadı. Eşim kondom kullanmak istemiyor. Yumurtalıklarımda kist var spiral kullanamıyorum,” diyerek durumunu paylaştı. Bu vakada önemli bir nokta da 35 yaş üstü gebeliklerde yaşanabilecek sağlık sorunlarıdır. Söz konusu kadın aile planlaması desteği alamazsa gebe kalabilir, ciddi sağlık sorunları yaşayabilir, riskli bir gebelik varsa yaşamını yitirebilir.
“Nisa Bebek” olayıyla birlikte, bebeğin annesi E. S.’ye yöneltilen suçlamalar, kadınların cinselliğinin yok sayılıp sadece üreme odaklı bir işlevi olduğunu, haklarına erişemediğini, erişemediği haklar yüzünden de sorumlu tutulduğunu, olayda dahli olan devlet kurumları ve/veya partneri, akrabaları tarafından desteklenmediğini gösteriyor. “Ne olursa olsun o da bir can”, “kürtaj cinayettir”, “kürtaj bebek öldürmek demektir” deyip üzerine gebeliği önleyici ilaç ve diğer ürünleri temin etmemek, ücretsiz ve güvenli kürtaja erişimini sağlamamak, sağlık sisteminde yeterince yer vermemek ve bunlarla ilgili sadece danışmanlık sağlamamak daha birçok kadının istemediği halde doğurmasına, doğururken ya da gebelikte ölmesine, doğan çocukların da istenmeyen bir çocuk olarak belki birçok temel hakkından yoksun büyümesine neden olmaya devam edecek. Kadınları “doğur, doğurduysan bakmakla tek başına sorumlusun” deyip yalnızlaştırmak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği konformist tutumun yansımalarından başka bir şey değildir.
[1] Nisan 2021, https://cisuplatform.org.tr/download/turkiyede-cinsel-saglik-ve-ureme-sagligi-durum-analizi-raporu/?wpdmdl=8196&masterkey=609a87f704430
[2] Cinsel sağlık & üreme sağlığı
[3] Aile Planlaması