Kadın üniversite öğrencileri, artan hayat masrafları nedeniyle eğitimini yarıda bırakıyor. Mezun kadınlar işsizlikle boğuşurken bir yandan da ev sorumluluğunu üstlenmek durumunda kalıyorlar. Çalışan kadınlar cam tavanla savaşıyor. Hepsinin ortak noktası, ne zaman evlenecekleri ne zaman çocuk yapacaklarının toplum tarafından sorgulanması.

Çocukluğumuzda meslekler hakkında kararımız netti.

“Anne, ben eczacı olacağım.”

“Baba, ben hâkim olacağım.”

“Doktor olacak benim yavrum…” gibi cümleler havada uçuşurdu. Ancak hiç “Nasıl olacağız?” diye uzun uzun konuşmadık. Çalışınca oluyordu çünkü. Meslekler de bu kadar çeşitli değildi.

Babamın bundan on beş yıl kadar önce Ankara’ya tayini çıktı. Babam, “Çocukların okulu Ankara olursa taşınırız” demişti. Okul benden geçti ama Ankara’da iş bulamadığım için taşınamadık. Derken bir baktım, on beş sene olmuş. Bugün annemi bir arkadaşıyla konuşurken duydum. “Bizden geçti artık.” dedi. “Kızım da Ankara’da iş bulamaz bundan sonra, gerçi ne iş yapar onu da bilmiyorum da…” diye ekledi.

İşsizliğimin kaçıncı ayı bitmek üzere artık saymıyorum. Öncesinde bir dernekte proje asistanlığı yaptım. Proje usulü çalıştığım için yeni bir işin gelmesi aylar sürebiliyor. Proje bitince de güvencesiz şekilde ortada kalıyoruz. Proje asistanlığından önce beş ay işsiz kaldım. Bir start-up’ta gönüllü insan kaynakları elemanı olarak çalıştım. O süreçten önce de bir danışmanlık şirketinde yine proje usulü çalışıyordum. Ondan öncesinde de yine altı ay işsiz kalmıştım.

Üniversiteden mezun olalı üç sene oldu. Bu süreçte pek çok eğitime katıldım. Günlük hayattan kopmamaya ve kafamın içinde sürekli “E peki, şimdi ne olacak?” diye soran sese aldırmamaya çalıştım. Hep direndim, hep bir şeyler bulmaya çabaladım. Çocukken “İyi bir okul, iyi bir iş getirir” inancıyla uğraşıp durmuştum. Bu nedenle çocukluğumu bile yaşayamadım. Biliyorum, kapitalizm çöktü ve bu işsizlik sadece bana özel bir durum değil. Fakat bakıyorum da bu durumun farkında olan çok az insan var. Bizler için bir kavram yaratılmış: NEET. “Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençleri” ifade eden bir kavram (Tatar ve Öztürk, 2024, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3601108).

Araştırmalara göre, Türkiye’de 15-24 yaş aralığında %32,1, 15-29 yaş aralığında %39,5, 15-34 yaş aralığında %44,9 oranında kadın ne eğitimde ne de istihdamda yer almakta. Gerçek genç işsizliği yüzde 34,9, genç kadın işsizliği ise yüzde 43 (DİSK-AR, 2024). Bölgesel işsizlik oranları bize Güneydoğu Anadolu (%11,4) ve Doğu Anadolu (%11,1) bölgelerinde,  Van ve Şırnak gibi illerde bu oranın daha da yükseldiğini söylemekte.

Bir de bunlar yetmezmiş gibi, iş başvurularında mülakat aşamasına gelmeden pek çok testten geçme zorunluluğu ve nihayetinde girilen mülakatlarda karşılaştığımız tuhaf sorular bize iş bulma hakkında ne demeli? (https://x.com/Elemiko1/status/1854857476308447529)

En çok gücümüze giden ise, asgari ücretin bir tık üstünü verip İstanbul’a taşınmamızı beklemeleri. İstanbul’a, doğaya depreme ve bilime adeta baş kaldırarak tepeleme insanla doldurdukları canım İstanbul’a…

Tüm bunların göbeğinde, gençler topyekün hayatta kalma savaşı veriyor. Lisedekiler ayrı, üniversitedekiler ayrı. Mezunlar ve iş bulamayanlar ayrı, çalışan gençler ayrı ayrı sorunlarla boğuşuyor. Üstümüze giydiğimiz kimlikler cinsiyetten bağımsız değil. Kadın öğrenci, kadın mezun, kadın işsiz… Kadın kimliği tüm yüklendiğimiz kimliklere ekstra yük de demek aynı zamanda. Kadın üniversite öğrencileri, artan hayat masrafları nedeniyle eğitimini yarıda bırakıyor örneğin. Mezun kadınlar işsizlikle boğuşurken bir yandan da ev sorumluluğunu üstlenmek durumunda kalıyorlar. Çalışan kadınlar cam tavanla savaşıyor. Üstelik hepsinin ortak noktası, ne zaman evlenecekleri ne zaman çocuk yapacaklarının toplum tarafından sorgulanması.

Çoğu işyerinin çalışana sürekli bir iş sağlamasının da önüne geçildi. Artık işler proje usulüne döndü. İşyerlerinin proje usulüne dönmesi çalışanlar için birçok açıdan sorunlu bir sistem. Öncelikle, bu düzen güvencesiz bir çalışma ortamı yaratıyor. Proje bittiği anda işsiz kalma ihtimali, çalışanları sürekli bir belirsizlik içinde bırakıyor. Bu da hem maddi hem de manevi olarak yıpratıcı bir süreç. Proje bittiğinde yeni bir iş bulmak çoğu zaman aylar alıyor ve bu süreçte insanlar sosyal haklardan, kıdem tazminatından ya da iş güvencesine dair diğer haklardan mahrum kalıyor. Sürekli bir iş arayışı içinde olmak, hem kariyer istikrarını hem de iş-yaşam dengesini bozuyor. Projeler arası işsiz geçen dönemler, yalnızca maddi bir kayıp değil, aynı zamanda insanın motivasyonunu ve hayata karşı direncini de zedeliyor. İşverenler için esneklik sağlayan bu sistem, çalışanların haklarını ve yaşam koşullarını ciddi anlamda görmezden geliyor.

Proje bazlı çalışmayı kalıcılaştıran iş güvencesizliği, yalnızca ekonomik değil, politik bir tercih; bunu biliyoruz. Sermayeye “esneklik” sağlanırken, çalışana güvencesizlik dayatılıyor. Çünkü ucuz işgücü, sürdürülebilir büyümeden daha “kârlı”. Asgari ücret teklifi ile gençlere “ya kabul et ya aç kal” dayatması, bir tür sessiz sömürüye dönüşmüş durumda.

Asgari ücretin şokunu hâlâ atlatamadım. Bu ücret çok düşük. Bu rakam açlık sınırının ve yoksulluk sınırının çok altında. Bir çalışanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli olan gelirin bu seviyede kalması, yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor. Yükselen enflasyon karşısında verilen bu ücret; çalışanların barınma, gıda, sağlık ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak. Alım gücünün bu kadar düşük olması, işçilerin geçim sıkıntısını derinleştirirken, ekonomik eşitsizlikleri daha da artırıyor. Üstelik bu durum, işçilerin insanca yaşam koşullarından mahrum bırakılmasına ve geleceğe dair umutlarını yitirmesine neden oluyor. Beyaz yaka bundan nasibini almaz mı sanıyoruz? Yanılıyoruz.

Hepimizin hayatları tasarruf kalemine alınmış sanki. Hepimizin hayatı çalınabilir, bekletilebilir, yok edilebilir bir hedef halinde.

Yaşamlarımıza kasteden bu sistemde bizden ne olur?

Anlattığım bunca şeyden sonra peki annecim, benden ne olur?

Bir cevap yazın

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.