Fransa devleti, milyonların sokaklara aktığı bir festivalde, kadınlara yönelik şiddeti kadınlara ihale etmeye çalışıyor. Kadınları tedirgin ederek, çözümü gene kadınlardan bekliyor. Türkiye’de yıllardır maruz kaldığımız “Mini etek giymeseydin” utanmazlığı, bu kez Fransa’da “Şırıngaya dikkat et” diye karşımıza çıkıyor.

Fransa’da “Fête de la Musique” (Müzik Bayramı) kapsamında her yıl düzenlenen etkinlikte, 21 Haziran günü 131 kadın, tek kullanımlık enjektör ya da iğne ile saldırıya uğradı. Gazete Oksijen’in haberine göre [1] olayla bağlantılı olarak 14 şüpheli gözaltına alındı, polis, saldırıların birçoğunun başkent Paris ve çevresinde gerçekleştiğini belirtti. Haber dünyada ve Türkiye’de pek çok gazetede yer aldı ve çok tepki topladı, bir yandan saldırının gerçekleştiği etkinliğin hemen öncesinde sosyal medya platformlarında kadınlara yönelik saldırı ve iğneyle yaralama çağrılarının yayıldığı da konuşuluyor. Bu sırada hastaneye kaldırılan kadınların kan tahlillerinin sonuçları ya da söz konusu çağrıları kimin yaydığı ise henüz belirsiz. Şırınganın içine ne koydukları da belli değil: Siyasi bir eylem olarak herkese distopya senaryosunu andıran bir şekilde bir virüs mü enjekte edilmeye çalışıldı, yoksa uyuşturucu koyup sonra bayıltmayı, belki kaçırmayı mı planlıyorlardı gibi hepsi birbirinden korkunç senaryolar konuşuluyor.
Türkiye’de kadına yönelik türlü şiddet ve saldırıya ne yazık ki çok alışkınken “şırıngalı saldırı” pek bildiğimiz bir yöntem değil. Oysa bu şırınga meselesi Fransa’da ne yazık ki zaten var olan bir mesele, birkaç yıldır gündemde. Bütün etkinliklerde, partilerde böyle vakalar oluyor. Diğer Avrupa ülkelerinde de belki vardır, bilginiz var ise yorumlara ekleyebilirsiniz. Örneğin “Radio Nova” rumuzlu 322 bin kullanıcısı olan sosyal medya fenomeni paylaştığı videoda [2] “Tabii biliyoruz böyle bir olay var. İnsanları gerçekten de korkutmaya çalışıyorlar, kötü bir hayat sürdürmelerini istiyorlar. Ve Fransa’da insanların sokakta topluca ve polis müdahalesi olmadan birbiriyle eğlenerek vakit geçirebilmeleri, dans etmeleri, mutlu olmaları aslında çok önemli bir şey toplumsal olarak ve insanlar buna sahip çıkmaya çalışıyor” açıklamalarına yer veriyor. Öbür yandan ilk iki vakadan sonra Paris’te DJ set kurulmuş olan her yerde “Kadınlar dikkat edin, iğne ile gezen tipler olabilir” diye geçen uyarılara dikkat çekiyor: “Zaten var olan bir pislik var ortada. Biliyoruz, tecavüzcüler var, farklı yöntemler kullanan. Bir zahmet şurada bir eğlenelim, sokakta gecenin ortasında rahat ettiğimiz şekilde dans edelim, bize bunu bırakın. Bize anons yapacağınıza şerefsiz erkeklere yapsaydınız, erkekler, dinleyin ceza alırsınız diye caydırsaydınız” diye isyan ediyor. Medyanın konuyu ele alma şekli ise gene feministlerin eleştiri konusu, çünkü medya, bizim burada gene çok alışkın olduğumuz şekilde kadınları korkutan bir dil kullanıyor.
Fransa devleti, milyonların sokaklara aktığı bir festivalde, kadınlara yönelik şiddeti kadınlara ihale etmeye çalışıyor. Kadınları tedirgin ederek, çözümü gene kadınlardan bekliyor. Türkiye’de yıllardır maruz kaldığımız “Mini etek giymeseydin” utanmazlığı, bu kez Fransa’da “Şırıngaya dikkat et” diye karşımıza çıkıyor. Failin kim olduğu belli: Erkek şiddeti. Ama patriyarka, yine bildiğimiz yöntemle çalışıyor — kadınları hizaya çekerek, erkek şiddetini görünmez kılmaya uğraşıyor.
Kadınların hayatı tehdit altındayken bile, devletler önce kadınları uyarıyor, sonra da susmalarını bekliyor. Oysa biz susmuyoruz. Ne sokaktan vazgeçiyoruz, ne neşemizden, ne birbirimizden. Korkmamızı isteyenlere inat, sesimizi yükseltiyoruz: Şiddetin sorumlusu kadınlar değil, şiddeti üreten bu düzen!
[1]https://gazeteoksijen.com/dunya/fransada-muzik-festivalinde-131-kadina-siringali-saldiri-244892
[2]https://www.instagram.com/reel/DLRb4z8Ievp/?igsh=OXlwMjI3OXZsZ3Zo