Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör olarak atanan Melih Bulu’nun ilk icraatlarından biri BÜLGBTİ+ kulübünün kapısına kilit vurmak oldu. Ocak başından beri bu atamayı protesto edenler, Boğaziçi’ne destek verenler bildiriler yayınlıyor, açıklamalar, eylemler yapıyor. Türkiye’deki çeşitli üniversitelerde cinsel taciz ve saldırıyla mücadele alanında çalışanların oluşturduğu CTS İletişim Ağı bir açıklama yayınladı. Açıklama, öğrenci topluluklarının varlığının korunması ile akademide özerklik ve özgürlüğün ilişkisinin altını çiziyor, BÜKAK ve BÜLGBTİ+ kulübünün çalışmalarına bir an önce geri dönmeleri gerektiğini vurguluyor. Açıklamayı paylaşıyoruz.

Farklı üniversitelerden kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmaları öğretim üyeleri ve çalışanları olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan süreci endişeyle takip ediyoruz.

Üniversiteler; akademik özgürlüğün ve bilimsel bilginin sürekli olarak yeniden üretilmesi, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi gereken alanlardır. Bu nedenle kampüslerimiz, öğrencilerin herhangi bir ayırımcı muameleye maruz kalmadan, kendilerini güvende hissedebileceği, ifade edebileceği, karşılıklı diyalog kurabileceği platformlar sunmalıdır. Öğrenci toplulukları ve bu toplulukların faaliyetleri, üniversitelerin bağımsız ve dinamik yapısını korumayı amaçladığı gibi, öğrencilerin kendilerini maddi ve manevi olarak geliştirme haklarını da güvence altına almaktadır.

Boğaziçi Üniversitesi’nin gerek Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK), gerekse BÜKAK ve BÜLGBTİ+ kulüpleri bugüne kadar bizlerin de ufkunu açan pek çok çalışma yürüttüler. Kimsenin cinsiyeti, cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği ve ifadesi üzerinden dışlanmadığı; herkesin yaratıcı potansiyelini özgürce ifade edebildiği; anayasa ve uluslararası hukuk nezdinde tanınan temel insan haklarının hayata geçtiği bir Türkiye ve dünya için üniversitelerde yürütülen toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının elzem olduğunu düşünüyoruz ve bu çalışmalarda CİTÖK gibi birimlerin ve öğrenci kulüplerinin önemini vurgulamak istiyoruz. BÜKAK ve BÜLGBTİ+ kulüplerinin etkinlikleri ve çalışmalarının pek çok bilimsel araştırmaya da öncü olduğunu, temel hazırladığını, öğrenciler ve öğretim üyelerinin birlikte yayın, konferans ve etkinlik düzenlemeleri için alan açtığını hatırlatmak isteriz.

Üniversite çalışanları ve öğretim üyeleri olarak akademik özerklik ve özgürlüğün kamu yararına bağımsız ve şeffaf bilgi üretmenin bir koşulu olduğuna inanıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’ne çoğulculuğu, çeşitliliğe saygıyı, kapsayıcılığı, bağımsız düşünebilmeyi ve demokratik işleyişin dönüştürücü gücünü gösteren akademik kültürü için çok şey borçluyuz. Bu kültürün yaşamaya devam etmesini çok önemsiyor, BÜKAK ve BÜLGBTİ+ kulüplerinin bir an önce etkinliklerine ve çalışmalarına geri dönmesini bekliyoruz.

Üniversitelerin öğrencilerini her türlü ayrımcılık, taciz ve şiddetten korumakla ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğunun altını çizmek istiyoruz. Yükseköğretimde cinsiyetçilik, ayrımcılık, cinsel taciz ve saldırıya sıfır tolerans yaklaşımıyla, üniversitelerimizin kurum politikalarını, eylem planlarını, teşkilat yapılarını ve sundukları hizmetleri acilen gözden geçirmeleri ve gerekli adımları atmaları için tüm üniversite bileşenleri, merkezleri, birimleri, kulüpleri olarak hep birlikte ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.

CTS İletişim Ağı

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.