2020 başından sonuna, tüm dünya için belki beklenmedik belki de malumun ilanı bir dizi küresel krizler yılıydı. “Bit artık 2020” dedirten bu yılda, pandeminin ekonomik sorunlarımıza, politik gündemlerimize, kişisel hayatlarımıza damga vurduğunu söylemek abartılı olmaz. Türkiye özelinde 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü sonrası uzun bir süre için pandemi yokmuş gibi yaşayacağımız bir gün ne zaman gelir henüz öngöremiyoruz fakat beraber olmamıza hiçbir şeyin engel olmadığını görüyoruz değil mi? Tüm dünyada bazen pandemi koşullarını kendi lehlerine çevirmeye uğraşan bazen de süregelen cinsiyetçi ajandalarını dayatmaya çalışan iktidarlarla mücadele ettiğimiz bir yıl oldu. Bolivya’da dünya tarihinde ilk olan Kültürler, Dekolonizasyon ve Erkek Egemenliğini Ortadan Kaldırma Bakanlığı’nın kurularak başına yerli çiftçi hareketinden olan Sabina Orellana’nın atanması; İskoçya’da regl ürünlerinin ücretsiz tedarik edilmesine dair yasanın onaylanması; Yeni Zelanda’da kürtajın yasallaşması; Meksika’da dijital şiddet yasasının geçmesi bu yılki kazanımlarımızdan bazıları. 2020 yılı aynı zamanda umutsuzluğa kapılmadan hatırladığımız, çoğalttığımız kalabalıklar olarak sokaklarda sözümüzü ve varlığımızı gösterdiğimiz bir yıl da.
Umutsuzluğa kapıldığımızda hatırlamak isteyeceğimiz kalabalıkları sizler için derledik.
Arjantin’de yeşil dalga kürtaj hakkını sokakta kazandı!
Arjantin’de feministler yıllardır mücadele verdiği güvenli, erişilebilir ve ücretsiz kürtaj hakkı için bu sene de sokakları doldurdu. 19 Şubat’ta 15. yılını tamamlayan ulusal kampanyanın talepleri köken, uyruk veya göçmenlik durumu ayırmaksızın herkes için güvenli, erişilebilir ve ücretsiz kürtaj ve kapsamlı cinsellik eğitimi. Ülke çapında en az 80 etkinlik planlayan feminist ve kadın örgütleri, tüm ülkeyi mora ve Arjantin’deki kürtaj kampanyasının sembol rengi olan yeşile boyadı. Tasarı, 2018 yılında, Temsilciler Meclisi’nde kabul edilmesine rağmen Senatodaki kürtaj karşıtı oyların çokluğu sebebiyle yasalaşamadı. Bu yıl kürtaj hakkı yasası, 11 Aralık’ta Temsilciler Meclisi’nden yine ama bu sefer daha çok oy farkıyla geçti. Sonunda Arjantin 2021’e yılın en güzel haberiyle giriyor. Kadınların yıllardır süren mücadelesi sonuç verdi. 30 Aralık günü, kürtaj yasası 38 evet oyuyla Senato’dan geçti! Arjantin’de isteğe bağlı kürtaj artık yasal!
Meksika’da kadınların öfkesi Anayasa Mahkemesi’ni ateşe verdi!
Günde neredeyse bir düzine kadın cinayetinin işlendiği ve kadın cinayeti davalarında yüzde 95’ten fazla cezasızlığın olduğu Meksika’da feminist kadınlar “yeter” diyerek isyan etti. Meksika’da 2020 yılı, hemen hemen her gün eylem, her gün direnişle geçti. Sadece kadın cinayetlerine karşı değil, kadınlar hakları için de direndiler 2020’de. Yeri geldi seslerini duyurmak için günlerce, bazen aylarca ülkedeki kilit binaları işgal ettiler. 10 yaşındaki Érika Martínez’in tecavüze maruz kalması sonrası Mexico City’deki Ulusal İnsan Hakları Komisyonu’nun merkezindeki feminist işgal aylarca sürdü. Yedi yaşındaki İngrid Escamilla’nın cinsel istismara uğrayıp öldürülmesi sonrası süren eylemlerde ise kadınlar Anayasa Mahkemesini ateşe verdiler.
Yasal kürtaj haklarını talep eden feminist kolektifler, Quinta Roo ve Puebla eyaletlerinin kongrelerini işgal etti. Puebla yönetimi feministlerle yaptığı toplantıda, feministlerin talepleri ile ilgili somut adımlar atmaya söz verdi ve 18 Aralık’ta Pueblo Kongresi işgali son buldu. Kürtaj hakkının yanı sıra Pueblo işgalinin talepleri arasında transların yasal olarak tanınması, kadın yönelik şiddete ayrılan bütçenin en az 2 kat arttırılması, eşit işe eşit ücret yasasının çıkması, yoksul kadınların zorla kısırlaştırılmasının araştırılması ve üniversitelerdeki zorbalığın durdurulması yer aldı.
Quinta Roo’daki feministler ise 28 Kasım’da kongre binasının içini işgal etti. Kürtajın yasallaşmasını, yasama için kesin tarih verilmesini ve güvenliklerinin garanti altına alınmasını talep eden feministlerin kongre binası işgali; talepleri karşılanana kadar devam edecek.
Meksika’da, ne istediğini bilen ve giderek büyüyen bir feminist dalga var. 2021’de bu dalga daha da büyüyecek gözüküyor.
Amerika’da kadınlar kadın düşmanı, ırkçı politikalara karşı sokaklarda!
2017 yılından beri düzenlenen Kadın Yürüyüşü’nün dördüncüsü bu yıl 18 Ocak’ta binlerce kadının katılımıyla gerçekleşti. Trump’ın cinsiyetçi, göçmen düşmanı politikalarına karşı yapılan protestolar Washington başta olmak üzere pek çok eyalette düzenlendi.
ABD Yüksek Mahkemesi Yargıcı Ruth Bader Ginsburg’un ölümünden sonra yerine gelecek kişinin Trump destekçisi ve kadın düşmanı olmaması için sokaklara çıkan kadınlar aynı zamanda seçimler yaklaşırken son dört senedir Trump’ın beslediği cinsiyetçi ve ırkçı politikalara karşı Washington sokaklarında seslerini yükseltti.
#GeorgeFloyd’un polis tarafından vurularak öldürülmesi, milyonlarca kişiyi ırkçı devlet politikalarına karşı sokaklara döktü. Bu eylemlerin ana sloganı olan #BlackLivesMatter ilk kez 2013 yılında 3 siyah kadın tarafından kullanılmıştı. ABD’de başlayan eylemlere İngiltere, Almanya, Yeni Zelanda gibi pek çok ülkeden destek geldi. Siyah kadınlar düzenlediği Siyah Kadın Yürüyüşü (Black Women’s March) ile kendi taleplerini dile getirdi.
Cinsel tacizin ve tecavüzün karşısında sessiz kalmıyoruz: Fransa’da kadınlar sokakta!
Altı cinsel istismar suçunun faili Roman Polanski’nin J’accuse adlı filminin Fransa’da birçok sinema salonunda gösterime girmesi ve César Ödülleri’ne aday olması üzerine Fransa’da pek çok feminist kolektif filme yönelik boykot çağrısı yaptı ve filmi gösteren sinema salonlarını protesto etti. En büyük protestolarından biri de César ödül töreninin olduğu salonun önünde gerçekleşti.
Yeni Fransız hükümetinde, İçişleri Bakanlığı görevine, hakkında cinsel saldırı davası devam eden Gérald Darmanin’in, Adalet Bakanlığı görevine ise #MeToo hareketi için cinsiyetçi yorumlarda bulunan Éric Dupond-Moretti’nin seçilmesi üzerine kadınlar 10 Temmuz günü Fransa’nın birçok yerinde eylem yaptı. Eylemlerde “Utanç Hükümeti”, “Tecavüz Bakanlığı”, “Fransa’nın Baş Polisi” sloganları öne çıktı.
Lübnan’da kadınların kararlığını ve adanmışlığını hiçbir şey durduramaz!
Hükümet, Koronavirüsü bahane ederek tüm yürüyüşleri iptal ettiğini duyurmasına rağmen 8 Mart günü kadınlar Lübnan sokaklarını doldurdu. 2019 Ekim’den beri süren hükümet karşıtı eylemlerin en önlerinde bulunan kadınlar “bizim kararlılığımızı ve adanmışlığımızı hiçbir şey durduramaz” sözüyle hakları için sokaklarda olmaya devam edeceklerini söylediler.
Şili’de eşitlikçi bir anayasa için feministler sokaklarda
Ekim ayında Şili’de yapılan referandumda %78 “evet” oyuyla, Pinochet Diktatörlüğü’nden bu yana yürürlükte olan eski anayasanın, kadın erkek sayısı eşit olan bir meclis tarafından hazırlanacak yeni anayasayla değiştirilmesine karar verildi. Eşit temsil, Şili’de gerçek bir devrim. Çünkü hâlâ Parlamentodaki koltukların yalnızca beşte biri kadınların. Ancak Şili’de, 8 Mart’ta alanları dolduran yüz binlerce kadın, haklarının peşini bırakmama konusunda kararlı! Yeni anayasa yazımında yer alacak feministler, eşitlik sağlanmadan masayı terk etmeyecekler.
Belarus’ta kadınlar diktatörlüğe direnişin önünde!
Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, seçim öncesi yaptığı konuşmalardan birinde “Belarus benim sevgilim, gitmesine izin vermeyeceğim.” dedi. Meydandaki kadınlar “Emir ile aşk olamaz. Çek git!” diyerek cevap verdi. Geçtiğimiz ağustos ayında, Lukashenko yeniden seçildiğinden beri devam eden, diktatör aleyhine gösterilere kadınlar öncülük ediyor. Kadınların politika için zayıf kaldığını ve yerlerinin mutfak olduğunu söyleyen Lukaşenko’nun cinsiyetçi söylem ve politikalarını eleştiren kadınlar sokak hareketinin en önünde yer alıyorlar.
Hindistan tarihinin en büyük direnişinde kadınlar haklarının peşini bırakmıyor!
Hindistan’da 26 Kasım’da çiftçiler Delhi’ye yürümeye başladı ve şehre girişte kurulan polis barikatlarını traktörlerle aşmaya çalıştılar. Her ne kadar çiftçiler direnişte ön planda olsalar da Hindistan’da yaşanan esasında 250 milyon emekçinin katıldığı bu genel grevin, Hindistan tarihinin en büyük grevi olduğu söyleniyor. Tarımsal üretimde çok önemli rol oynamalarına rağmen çiftçi olarak görülmeyen ve çoğunlukla toprak üzerinde hiçbir hakları olmayan kadınlar, bu direnişte de göz ardı ediliyorlar. Yaşlı bakımı, ev işleri gibi yükleri sadece birbirleriyle paylaşabilen kadınlar dönüşümlü olarak greve katılarak hem birbirlerine destek oluyor hem de direnişteki yerlerini bırakmıyor.
Polonya’da kürtaj yasağına direnişten yükselen ses: Hükümet istifa!
Aşırı muhafazakar hükümetin iktidarda olduğu Polonya’da, kadınlar, 2020’ye İstanbul Sözleşmesi’ne ve LGBTİ+’lara yönelik saldırılara karşı mücadele ederek başladı. Kürtajı neredeyse tamamen yasaklayan bir Anayasa Mahkemesi kararı sonrası, #StrajkKobiet – #KadınGrevi’nin yani feministlerin çağrısıyla COVID-19 salgınına rağmen on binlerce kadın Varşova sokaklarında kararı protesto etti. Sonuç olarak, giderek kendiliğinden yükselen protestolar başka bir hal aldı: 28 Ekim günü yüzlerce şehirde, her birinde binlerce insan olmak üzere sokakları doldurdu; 30 Ekim’de büyük bir kadın grevi örgütlendi. Hükümet Anayasa Mahkemesi’nin kürtajı tamamen yasaklayan kararını resmi gazetede yayınlayamadı. Böylece karar uygulanamadı. Direnişten yükselen ses ise “Defol git” ve “Hükümet istifa!” oldu.
Türkiye’nin her yerinde kadınlar sokakta, direnişte!
Türkiye’de kadınların haklarına, mücadelesine, hayatlarına saldırılar devam ediyor. Her yıl olduğu gibi kadınlar bu saldırılara karşı evde, işyerinde, sokakta her yerde direniyor. Cinsel istismar faillerinin affına yönelik girişimleri, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları sokakta verdiğimiz mücadeleyle geriletmeyi başardık. Kadın siyasetçilerin, kadın mücadelesinde yer alan arkadaşlarımızın tutuklanmalarına da sessiz kalmadık. Erkek şiddetine karşı haklarımız, hayatlarımız için ülkenin dört bir yanında verdiğimiz mücadelemiz ve maruz kaldıklarımızı kadın dayanışmasının gücüyle daha çok açık ettiğimiz ve dolayısıyla erkeklerin uykusunun kaçtığı bir yılı daha geride bırakıyoruz.
8 Mart günü Feminist Gece Yürüyüşü’nde Taksim’de toplanmamıza izin vermeyen polise sırtımızı dönerek on binlerce kadın ve LGBTİ+ şehrin tüm sokakları bizim diyerek Karaköy’e yürüdük.
Pandemi başladıktan sonra sokağa çıkan yine ilk kadınlar oldu! Erkeklik koronadan daha öldürücü diyerek ne mücadeleyi ne sokakları ne de tedbirleri elden bıraktık. Sosyal mesafeli bir şekilde eylemlerimize devam ettik.
İstanbul Sözleşmesi’nin iptali tartışmaların kasıp kavurduğu bir yazın ortasında binlerce kadın 5 Ağustos’ta hem İstanbul’da hem Türkiye’nin dört bir köşesinde sokaklardaydı. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için önemini haykırarak sözleşmeyi tartışmak yerine her maddesinin uygulanması için gün boyu süren eylemler yaptı. Sosyal medyada ağustos ayının en çok konuşulan konusu İstanbul Sözleşmesi oldu. Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi tartışmaları kadınların mücadelesinin ardından şimdilik son buldu.
25 Kasım’da ise bu yıl da binlerce kadın her yerden erkek-devlet şiddetine karşı sesini çıkarmak için buluştu. Onlarca ilde, yüz yüze, sokaklarda, zoom’da yüzlerce etkinlik ve eylem yapıldı.
Tüm bu eylemlerin yanı sıra, Haziran 2020’nin son haftası boyunca pandemi koşullarında online olarak gerçekleştirdiği etkinlikler ve yaratıcı yürüyüş eylemiyle Onur Haftası da umut dolduğumuz kalabalıklardan biri oldu.
Sevili Çatlak Zemin ekibi harikasiniz yineee♥️♥️♥️
Akliniza, kaleminize, ellerinize, bedenlerinize saglik. Cok guzel hazirkamissiniz yine bunu daa. Yasasin Feminist, Lgbti+ örgütlü mucadelemiz, dayanismamiz.