Cinselliğin Diyalektiği kitabıyla feminist mücadele tarihinin unutulmazları arasına giren Shulamith Firestone 67 yaşında hayatını kaybetti. Shulamith, on yıllardır şizofreni hastasıydı ve tek başına yaşıyordu. Feminist mücadeleden çok erken yaşta uzaklaşmıştı.
7 Ocak 1945 tarihinde Kanada’da doğan Shulamith Firestone, Ortodoks Yahudi bir ailenin çocuğuydu. Üniversiteyi Washington’da ve Chicago’da okudu. 1967 yılında New York’a yerleşti. Feminist siyasetle erken yaşta ilgilenmeye başladı. Shulamith’in feminist örgütlenme girişimi, 1967’de 1 Mayıs işçi sınıfının birlik ve mücadele günü vesilesiyle Chicago’da yapılan Yeni Siyaset Ulusal Konferansı’nda oldu. Shulamith konferansa katılan iki bin gençten biriydi. Bir yandan çalışıyor, bir yandan da Chicago’daki Sanat Enstitüsü’nde figüratif resim okuyordu. Politik tecrübesi çok sınırlıydı. Konferans Vietnam Savaşı’na karşı olan sol grupların bir koalisyonu tarafından örgütlenmişti. Konferansta kadınların eşitsizliği, ayrımcılığı gündemde yoktu. Bunu fark eden Shulamith Firestone, Jo Freeman ile bir araya geldi. Bir metin hazırladılar beraberce. Metinde kadınların kendi bedenleri hakkında tam denetim sahibi olması çağrısı yapılıyordu. Hazırlanan metnin konferansta okunmasını ve gündem olmasını önerdiklerinde “burada konuşmak için kadın sorunlarımızdan daha önemli konularımız var” gerekçesiyle reddedildi.
Shulamith’in bundan sonraki aktif feminist mücadelesi, örgütleyici ve eylemci olarak üç yıl kadar sürdü. Firestone ve Freeman, Chicago’daki ilk radikal-feminist grup olan Westside’ı bir araya getirdiler. Daha sonra Shulamith New York’a taşındı ve New York Radical Women grubunun kuruluşunda yer aldı. Sonrasında daha dar bir grup olan Stanton-Anthony Tugayı’nı oluşturanlar arasındaydı. (Bu grup ismini iki ABD’li süfrajetten almıştı: Elizabeth C. Stanton ile Susan B. Anthony). Firestone, 1969 yılının Mart ayında, Washington Square Judson Anıt Kilisesi’nde düzenlenen ilk ulusal kürtaj konuşmasının organizasyonuna katıldı. On iki kadını daha sonra utanç verici sır olarak görülen deneyimler hakkında konuşmaya ikna edenlerden biriydi.
Shulamith’in kadınların ezilmesinin kökeni ve kurtuluşu hakkında çapıcı ve radikal fikirleri vardı. 1968 yılında feminist politikayla ilgili Birinci Yıl Notları’nı kaleme aldı. Bu notlarda, radikal feminizmin temel söylemlerini; “kişisel olanın siyasi olduğu”nu, “vajinal orgazm efsanesi”ni yazdı. Sonra 1970 ve 1971’de, ikinci ve üçüncü yıl notları geldi. Cinselliğin Diyalektiği: Kadın Özgürlüğü Davası (The Dialectic of Sex: A Case for Feminist Revolution), Shulamith Firestone’un 1970 tarihli kitabıdır. Sigmund Freud, Wilhelm Reich, Karl Marx, Friedrich Engels ve Simone de Beauvoir’ın düşüncelerini sentezleyerek oluşturduğu fikirleri ile Firestone, ABD’de ikinci dalga feminizmin en önemli teorik metinlerinden birisini yaratmıştır.
“Nasıl ekonomik sınıfların ortadan kaldırılması alt sınıfların (proletarya) başkaldırmasını ve geçici bir diktatörlükle, üretim araçlarının ele geçirilmesini gerektiriyorsa, aynı biçimde cinsel sınıfların ortadan kaldırılması da alt sınıfın (kadınların) başkaldırmasını ve üreme araçlarının denetimini ele geçirmelerini gerektirir. Kadınlar yalnızca kendi vücutlarının denetimini bütünüyle geri almakla kalmamalı, aynı zamanda (geçici olarak) insan doğurganlığının denetimini de yeni nüfus biyolojisini olduğu gibi, çocuk-doğumu ve çocukların yetiştirilmesiyle ilgili toplumsal kurumların tümünü ele geçirmelidirler. Nasıl sosyalist devrimin amacı yalnız ekonomik sınıf üstünlüklerini yok etmek değil de ekonomik sınıflar arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaksa, kadın devriminin amacı da ilk kadın haklan hareketinin tersine, yalnızca erkek egemenliğini yok etmek değil, cinsel ayrımı ortadan kaldırmak olmalıdır. O zaman insanlar arasındaki cinsel ayrılıkların kültür açısından hiçbir önemi kalmayacaktır. İnsan türünün, her iki cinsin yararı için yalnız bir cins tarafından üretilmesinin yerini (hiç değilse bir seçme olarak) yapay üreme alacaktır.” Cinselliğin Diyalektiği/ Shulamith Firestone
Shulamith Firestone, 1970 yılının sonlarında hem feminist hareketten çekildi hem de kamusal hayatta görünmemeye başladı. Zamanın çoğunu resim yaparak geçirdi. Yıllar sonra, Airless Spaces (1998) adlı küçük bir kitapla yeniden ortaya çıktı. Son yirmi yılını şizofreni hastalığıyla baş edemeden, hastane ile ev arasında geçirdi.
http://www.newyorker.com/magazine/2013/04/15/death-of-a-revolutionary