10-11 Haziran tarihlerinde gözaltında cinsel taciz ve tecavüze maruz kalan kadınların da katıldığı “Cinsel Taciz ve Tecavüze Hayır” kurultayı gerçekleştirildi.
Devletin kadına yönelik şiddetinin önemli biçimlerinden biri taciz ve tecavüz işkencesine karşı 1997 yılında Emekçi Kadınlar Birliği (EKB) “Cinsel Şiddete Hayır!” başlığı altında bir kampanya başlatmıştı. Çeşitli kadın örgütleri, sendika ve demokratik kitle örgütleri bu kampanya etrafında birleştiler. 20 Mayıs 1997’de “Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Girişim” oluşturuldu. Kampanya boyunca gözaltında tecavüze uğrayan pek çok kadının yaşadıkları taciz ve tecavüzü açıklamaları sağlandı. Saldırılara maruz kalan kadınların açtıkları davalar takip edildi. Girişim tarafından, taciz ve tecavüzün utancının kadına ait olmadığı dile getirilerek ‘namus’ kavramı tartışmaya açıldı.
Gözaltında cinsel işkence, EKB tarafından 1999’da yeniden özel bir kampanyaya dönüştürüldü. Bu kampanyanın bir parçası olarak “Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Hayır Kurultayı” 10-11 Haziran 2000’de Muammer Karaca Tiyatrosu’nda toplandı. Kurultaya birçok ilden katılımın yanı sıra; Almanya, İsviçre ve İngiltere’den de kadınlar katıldılar. Gözaltında tecavüz işkencesine maruz kalan kadınlar, kürsüden yaşadıklarını anlatarak devletin tecavüzcü yüzünü teşhir ettiler.
Cinsel Taciz ve Tecavüze Hayır Kurultayı Sonuç Bildirgesi’nden…
Kurultay divanı; toplam dört ana oturumda ortaya çıkan ağırlıklı eğilim ve önerileri şöyle somutlaştırmıştır:
1- İşkenceci ve tecavüzcülerin etrafındaki koruma kalkanı kaldırılmalı, yargılanmalarının önü açılmalıdır. Tecavüzcüleri koruyan bütün yasa maddeleri iptal edilmelidir.
2- Sürmekte olan ve açılacak olan gözaltında taciz ve tecavüz davalarına kitlesel destek ve sahiplenme gerçekleştirilmeli ve örgütlenmelidir.
3- Gözaltında, savaşta cinsel taciz ve tecavüz, burjuva-faşist devlete bağlı örgütlü güçler tarafından yöneltilen bir saldırıdır. Bu anlamda burjuva-faşist devlet tecavüzcü devlettir.
4- Tecavüz bir insanlık suçu olarak kabul edilmelidir.
5- Gözaltında tecavüze uğrayan ve tutuklu bulunan tüm mağdurlar derhal serbest bırakılmalıdır.
6- Başta psiko-sosyal travma merkezleri olmak üzere, tüm hekimlerin mağdurların lehine verdiği raporlar resmi olarak kabul edilmelidir.
7- Kurultay, cinsel taciz ve tecavüz saldırısının münferit değil, sistemli ve coğrafyamızda yaygın olduğunu açığa çıkartmıştır. Bu amaçla özellikle Kürt illerinde gerçek sayıya ulaşabilmek için süregelen küçük çaplı araştırmalar hedefi büyütülmeli, gerçek bilanço açığa çıkarılmalıdır.
8- Kurultay’dan sonra mağdurların tedavi ve rehabilitasyonlarını sağlama amacıyla bir psiko-sosyal yardım merkezi kurulmalıdır.
9- Psiko-sosyal merkez, başta Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi ve İşkence Tedavi Merkezleri gelmek üzere, bu alanda etkin vakıf ve derneklerle dayanışma ve organizeli hareket etme çizgisini izlemelidir.
10- Emekçi Kadınlar Birliği (EKB) bünyesinde faaliyet gösteren girişim, bu yönlü çalışmaya dâhil olmayan kadın kurumlarını aktifleştirme ve diyalogu geliştirmeyi hedeflemelidir.
11- Kurultay sonrasında uluslararası çalışmanın ürünlerini geliştirmek ve pekiştirmek amacıyla mevcut girişimler ilerletilmelidir. Şu an hukuki yardım projesi üzerinden ilerleyen resmi bağlar, ek kanallar ve yöntemlerle geliştirilmelidir.
12- Konuşmalarda ağırlıklı olarak, işkencede ya da savaşta cinsel taciz ve tecavüzün, burjuva sınıf egemenliğine dayalı kapitalist emperyalist sistemin bir ürünü olduğuna işaret edildi. Bu ve benzeri insanlık düşmanı uygulamaların sosyalizmle birlikte ortadan kalkabileceği vurgulandı.
Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Girişim