Memlekette her şey hızla değiştiği gibi rakı kültürü denen şey de hızla değişiyor, benim diyen eski akşamcıların gözlerini yerinden fırlatacak hızla yeni yeni meyhaneler açılıyor, açılan bu yeni meyhaneler hem fiziken hem ruhen rakı kültüründe 5.5 şiddetinde sarsıntılar yaratıyor, altı üstüne gelen rakı kültürü devriminde bayraklardan birini elbette kadınlar tutuyor. Kadınlar rakı masalarının asli üyesi oluyor, “rakı içen kadın” isimli şehir efsanesi çıplak gözle görülebilir hale geliyor. Bir taraftan da elbette masanın iktidarı sorunu gündeme geliyor. Sofra adabı derslerinin ardından “kız dublesi” ile, “hanımlara uygun mezeler” ile yer ve had bildirme denemeleri bitmiyor. İşte tam bu anda yılların gazeteci yazarı Şengün Kılıç Hristidis’in yeni nesil rakı kültürünün temsilci yayınevi Anason İşleri’nden çıkan son kitabı “Kadehlerdeki Dudak İzleri”, hem geçmişin gizemlerini, basmakalıp doğrularını kurcalıyor hem günümüzde kadınlar ve rakı mevzuunu her veçhesi ile kadınlardan dinliyor, yeni sorularla sohbeti şenlendiriyor. Kadınların rakı ile ilişkisi taze bir aşk mı? Rakıdan önce dünya gaz ve toz bulutu muydu? Boza alemi diye bir şey olur mu? Rakı ve kadını aynı boylama getiren Cumhuriyet erkekleri bu alkol tutulmasını çözebildi mi? Sütün aslanını yaratan aslında bir kadın mı? Rakı içmek için vesika gerekir mi? Rakıyı erkek gibi kadınlar mı içer kadın gibi kadınlar mı, hepsi mi hiçbiri mi? Rakıyı adabıyla içmezsek başımıza taş yağar mı? Doğru rakı ölçüsünün toplumsal cinsiyeti var mı? Mekan işletmecisinden çocukluğu rakı sofrası sandalyesinde geçenine, şarkıcısından üreticisine rakının her yüzeyiyle ilişkiye geçenler rakılı hayatlarını anlatıyor, erkek egemen rakı düzeni sarsılırken bize yüzümüzde bir tebessümle olup bitenleri okumak düşüyor.
Şengün Kılıç Hristidis, Kadehlerdeki Dudak İzleri, Anason İşleri, 2021.