Sara Ahmed, bir “mutluluk” hissinin nasıl bir vaade dönüştüğünü, vaadin uzun vadede nasıl ve hangi mutsuzlukların üstünü örtmede kullanıldığını tartışır (Mutluluk Vaadi, 2015). Yapışan şeyler (sticky things) olarak duyguların belli mekanları nasıl kapladığının izlerini sürer. Bu sosyal bilimlerde, duyguların teoriye dönüşü (affective turn) olarak ifade edilen bir düşünme hattının icracılığı, yani duygulanımlar dolayımıyla bir toplumsal analiz. Biz de Sara Ahmed’in çalışmalarındaki bu yöntemsel dönüşü ve bir kurumda (aile yemek masası, üniversite heyetleri vd.) feminist olarak var olmanın “tat kaçıran” olmak anlamına nasıl dönüşebildiğini konuşuyoruz.