Zeynep Tek’in özgün çalışması, kadın edebiyatındaki eksik ve hatalı yazımların sürekliliğine dikkat çekerken Güzide Osman’ı Türk edebiyat tarihine dahil etme başarısını gösteriyor.
Bu yıl Şubat ayında İletişim Yayınları’ndan çıkan Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış: Kadın Birliği’nin Kurucularından Şair ve Yazar Güzide Osman adlı kitap benim için iki açıdan önemliydi. Birincisi Türkçe literatürde ihmal edilen bir biyografi türü olan feminist biyografi olarak kaleme alınmış olması, ikincisi ise modern şiirde androjen söylemin izlerine geniş bir yer ayırmasıydı. Bu kitap üzerine bir değerlendirme yazmamda da yine iki önemli saik rol oynadı. İlk olarak Orta Doğu edebiyatları üzerine çalışan bir araştırmacı olarak kitabın edebiyat tarihi yazımı ve kültür tarihi açısından ilgi çekici yönlerini konumlandırmak istiyorum. Ardından ise kitabın yazım sürecinde Zeynep Tek’le sohbetlerimizde ve son yaptığım okuma çerçevesinde, kitabın düşünce ufkumda açtığı soruları tartışmaya açmak arzusundayım. Öte yandan kitabın bölümlerinin genel bir muhtevasını da sunacağım.
Türkiye’de feminizmin tarihine ve edebiyat tarihine önemli katkılar sunan bu kitap, giriş ve sonuç bölümleri dışında “Güzide Osman Özer’in Yaşam Öyküsünün Feminist Biyografi Olarak Yazımı” ve “Güzide Osman’ın Edebi Metinleri Üzerine Eleştirel Bir Okuma” başlıklarını taşıyan iki ana bölümden oluşuyor. Kitabın yol haritasına dair bildirim mahiyetindeki giriş kısmından sonra yazar, ilk bölümde Güzide Sabri’nin ismi altında yitirilen Güzide Osman’ın siluetini belirsizleştiren hatta yok sayan tarih ve edebiyat yazımına Güzide Osman’ı kanlı canlı, entelektüel bir şahıs olarak sunar, metindeki ifadeyle “iade-i şahsiyet”[1] eder.
Eserin yedi alt başlıktan oluşan bu bölümünde Tek, kaynakların ve erişim olanaklarının sınırlılığına rağmen, edebiyat tarihlerinin bir öznesi kılınmayan Güzide Osman’ın biyografisini mezar kayıtlarından, döneminin dergi ve gazetelerindeki yazılardan, 1932, 1934 ve 1936’da yapılan Dil Kurultaylarının kayıtlarından ve yazarın eserlerine düştüğü yer adlarından hareketle yazar. Tek’in asgari on yedi yıl Türk yazınına katkı sunduğunu tespit ettiği ve kırk altı metnine ulaştığı Güzide Osman, Kadın Birliği’ndeki faaliyetleriyle feminist bir aktivist ve erken Cumhuriyet döneminin münevver bir siması olarak öne çıkar. Tek, Güzide Osman isminin Güzide Sabri’nin müstear adı olamayacağını sunduğu makul delillerle tereddüde yer bırakmayacak şekilde kanıtlar ve mevcut literatürde Güzide Sabri hakkında aktarılan hatalı bilgilerin de tashihini yapar. Bu bölümde çalışmanın kadın edebiyatçıların ve feministlerin biyografisini kaleme alan belli başlı eserlerle buluşan ve ayrışan noktaları izah edildiği için bu konuya değinmeyeceğim. Kitabı literatürümüzde özelleştiren hususlardan biri sanıyorum Güzide Osman’ın biyografi yazımının Güzide Sabri’nin biyografisinin bir kısmını da içine alarak genişlemesi ve âdeta çifte bir biyografi olarak temayüz etmesidir. Tek, Güzide Sabri’yle ilgili özgün verileri müstakil bir yazı olarak yayımlamak yerine kadın edebiyatındaki eksik ve hatalı yazımların sürekliliğine dikkat çekmek ve bir hafiye gibi iz sürmenin, çıkarımlar ve karşılaştırmalar yapmanın heyecanlı sürecine tanıklık oluşturmak istemiş gibi görünüyor.
Kitabın sadece edebiyat tarihi açısından değil kültür tarihi açısından en önemli yönü okura “Kadınları tarih yazımının dışında bırakan nedenler nelerdir ve edebiyat kanonunda kadın yazarların/şairlerin göz ardı edilmeleri hangi yazma pratiklerinin bir sonucudur?” sorularını sordurma konusundaki ısrarı olsa gerek. İki güzide kadın edebiyatçının temsilinde beliren boşlukların ve yanlışlıkların bolluğuna dikkat çeken eser, tarih yazımına sorgulayıcı yaklaşılması konusunda örnek ve ilham oluyor. Tarih yazımındaki problemlerin sadece Türkçe modern ve güncel metinleri kapsamadığını vurgulamak için bir örnek vermeliyim. Abbasi Dönemi’nin methiye şairlerinden biri olan el-Buhturî üzerine çalışmalarım sırasında el-Hamâse[2] adlı antoloji kitabının son bölümünde kadın şairlerin sadece mersiyeleriyle yer bulduğunu fark ettim. Tek’in kadın edebiyatçıların belli türlere yöneliminde edebî türlerin cinsiyetlendirilmesi konusunun dikkate alınması konusundaki görüşleri, kadınların edebiyat tarihlerine ve antolojilere hangi türler üzerinden alındığı meselesiyle birlikte değerlendirilebilir. Abbasi Dönemi’nden günümüze değin Arapça biyografi kitaplarında kadınların niceliksel düşüşünde erkek yazarların hemcinslerinden yana yazma eğilimine dikkat çeken Ruth Roded’a[3] katılmakla birlikte klasik Arap, Fars ve Türk edebiyatının esasen şiir türüne dayanması ve şiirin siyasi çevrelerdeki konumu bizatihi şiirin yanı sıra şiirin türlerini de cinsiyetli bir perspektiften değerlendirmeyi gerekli kılıyor. Bu açıdan el-Buhturî’nin el-Hamâse adlı eseri özelinde, bu konuyu ele aldığım bir makaleyi yazma noktasında Tek’in çalışmasının ilham verdiğini söylemeliyim.
Tek, “Güzide Osman’ın Edebi Metinleri Üzerine Eleştirel Bir Okuma” adlı beş alt başlıktan oluşan ikinci bölümde Güzide Osman’ın farklı türdeki edebî ürünlerinin satır arası anlamlarını farklı perspektiflerden açımlar ve onun çağdaşlarından farklılaştığı veyahut döneminin edebî geleneğiyle benzeştiği yönlerine odaklanarak edebiyat tarihindeki yerini tayin etmeye çalışır. Geleneksel şiirden modern şiire geçiş sürecinde Güzide Osman şiirlerinin hangi söylem biçimiyle yer aldığı okura aktarılır. Tek’e göre Güzide Osman, belli söylem biçimlerinin ve edebî türlerin cinsiyetlendirildiği, edebî bir form olan şiir türünün okur nezdinde doğrudan/genellikle yazarıyla ilişkilendirildiği ve dönemin erkek egemen edebiyat muhitlerinin romantik şiir üretiminde bulunan kadın şairlere ilişkin olumsuz yargılarının olduğu bir üretim ortamında eserlerini verir. Tek, bütün bu etkilerin Güzide Osman’ın şiir dilini nasıl dönüştürdüğünün cevabını arar. Güzide Osman’ın şiir ve mensurlerinde androjen dil kullanmasını dönemdaşları; Orhan Seyfi, Yahya Kemal ve Şükûfe Nihal’in şiirleriyle birlikte karşılaştırarak değerlendirir. Tek’e göre androjen dilin tercihinde kanonun ve toplumsal baskıların etkin olmasının yanı sıra edebî ürüne katabileceği estetik cazibe önemli bir rol oynar. Güzide Osman, geleneksel şiir üslubundan beslenmekle birlikte klasik şiirin mazmunlarını kendi söylem diliyle yeniden üretir. Erkek ediplerin şiirlerinde kadın sevgili imgesinin belirginleştiği, berraklık kazandığı bir dönemde, dönemin diğer kadın şairleri gibi kendisi de androjen dili tercih eder. Güzide Osman, inşa ettiği imgeleriyle ve söylem biçimiyle geçiş dönemi şiir dilinin dönüşüm ve değişiminin bir örneği hâline gelir.
Tek’in modern ilk kadın şairlerin romantik içerikli şiirlerinde âşığın ve maşuğun androjen olmasını, dönemin toplumsal cinsiyet normları ve müphemiyetteki estetik bağlamında gelenek üzerinden ele aldığı bu bölümü, beni klasik ve modern Arap edebiyatında kadın şairlerin androjen dili hangi amaçlarla kullandığı sorusunu düşünmeye sevk etti. Bu durumu sorgulamamda Tek’in klasik Arap ve Fars edebiyatında müphemlik konusuna Thomas Bauer ve Afsaneh Najmabadi’nin ilgili eserleri üzerinden yaptığı atfın[4] etkili olduğunu da belirtmem gerekir. Bu açıdan konuya ilgi duyan araştırmacıların modern Türkçe, Arapça ve Farsça dişil şiirde androjen söylemin değişim ve dönüşüm biçimleri konusunda karşılaştırmalı bir çalışma yapmasının ilgi çekici sonuçlara ulaştıracağını tahmin ediyorum.
Tek, Güzide Osman’ın edebî eserlerinde sıklıkla ele aldığı hastalık konusunu dönemin santimantal edebiyatı bağlamında değerlendirirken özellikle hastalık metaforunun kullanım biçimlerine ve duygulanımlara odaklanır. Ayrıca şairin Türkçü ve Turancı şiirlerine ve Ömer Seyfettin’in dönemin edebî akımları üzerine yazdığı bir yazıda Güzide Osman’ın ismine millî edebiyatçılar arasında yer vermesine dikkat çekerek tarihi bir arka plan eşliğinde çözümlemeler yapar. Tarihsel olarak erkek egemen bir tür olan mizah yazınında kadın yazarların ürün vermesinin önemine dikkat çeken Tek, Güzide Osman’ın bir mizahi hikâyesini gülme kuramları bağlamında analiz eder. Bu noktada yine Orta Doğu edebiyatı ekseninde bazı soruları gündeme getirmek mümkün! Arap ve Fars edebiyatlarının modernleşme tarihinde kadınların erkek egemen bir tür olan mizaha yönelik ilgisi nasıldı ve mizah alanında öncü kadın yazarların toplumun ataerkil baskılarına rağmen ürün vermesinde ne tür motivasyonlar rol oynadı? Orta Doğu edebiyatı kapsamında ilk kadın mizah yazarları, hatta feminist mizah yazarları arasında mukayeseli çalışmalar yapılması, kadın edebiyatı tarihi ve feminist mizah tarihi alanında eminim ufuk açıcı fikirler sunacaktır.
Tek’in çalışmasında, çeşitlilik gösteren yazınsal üretimiyle tanıdığımız Güzide Osman son olarak edebî tenkit yazarı kimliğiyle karşımıza çıkar. Güzide Osman, millî vezinle manzum olarak yazıldığı için türünün ilk örneklerinden kabul edilen Yusuf Ziya’nın Binnaz adlı tiyatro oyununa bir eleştiri yazısı yazar. Güzide Osman’ın Binnaz’ın Fransız edebiyatından intihal olduğunu ileri sürdüğü bu edebî tenkiti, onun genç yaşına rağmen sahip olduğu kültürel birikimin nişanesi olarak yorumlanır. Tek, aynı zamanda çok ses getiren bu tenkit aracılığıyla dönemin edebiyat çevrelerindeki yankılarına kulak kesilir ve bu seslerin arkasındaki niyetlere okuma alanı açar, elbette yeni sorgulamalar eşliğinde.
Çalışma boyunca ilgi çekici tespitlerini sonuç kısmında bir araya getiren ve özellikle kadın şairlerin tarih yazımının dışında kalmasını tartışan Tek’in Güzide Osman’a ait olduğunu saptadığı kırk altı metni kitabın sonuna eklemesini arzulardım. Ayrıca eserde dizin bölümünün yokluğu da hissedilmektedir.
Sonuç olarak feminist metodun akışkan imkânlarını akıcı bir üslupla damıtan Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış edebiyat tarihi yazımı, kadın yazını ve birinci dalga feminist hareket üzerine çalışan araştırmacılar için kaynak işlevi görebilecek nitelikte. Türk edebiyatı tarihine Güzide Osman’ı eklemleme başarısı gösteren bu özgün eserin, araştırma yollarını paylaşma konusunda gösterdiği duyarlılığın da karanlıkta bırakılan kadınların tarihini yazma konusunda örneklik ve rehberlik edeceğine inanıyorum.
Zeynep Tek. Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış: Kadın Birliği’nin Kurucularından Şair ve Yazar Güzide Osman. İstanbul: İletişim Yayınları, 2024, 208 s., ISBN: 978-975-05-3615-1.
[1] Zeynep Tek, Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış: Kadın Birliği’nin Kurucularından Şair ve Yazar Güzide Osman (İstanbul: İletişim Yayınları, 2024), 11.
[2] Ebû Ubâde el-Buhturî, el-Hamâse, Tahkik Eden Muhammed İbrahim Huvvar, Ahmed Muhammed Ubeyd (Abu Dabi: Heyet Abû Dabî li’s-Sekâfe ve’t-Turâsi’l-Mecmai’s-Sekâfî, 2007), 514-528 : Ebû Ubâde el-Buhturî, el-Hamâse, Tahkik Eden Hâlid Ahmed el-Mellâ, Arif Ahmed Abdulğanî (Kahire: Dâr Saadi’d-dîn, 2015), 505-516.
[3] Ruth Roded, Women in Islamic Biographical Collections: From Ibn Sa’d to Who’s Who (Piscataway: Gorgias Press, 2018). Ayrıca bkz. İrvin Cemil Schick, “Min Nevâdiri’l-Kütüb-23: İslâmî Tezkirelerde Kadınlar ve Meşâhirü’n-Nisâ”, K-24, (12 Mayıs 2022), https://t24.com.tr/k24/yazi/min-nevadiri-l-kutub-23-islami-tezkirelerde-kadinlar-ve-mesahiru-n-nisa,3701, (erişim 3 Nisan 2024); Tek, Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış, 23.
[4] Tek, Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış, 128.