Yasemin ve Çilem İstanbul’daki 16. Feminist Gece Yürüyüşü’nün başlama saatini beklerken, Çilem’in feminist avukatları Cemre Topal, Fatoş Hacıvelioğlu ve Songül Yıldız’ın sorularını cevapladılar.
İstanbul’daki 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne ilk kez mi geliyorsunuz?
Yasemin: Ben ilk defa geliyorum. Hatta ben ilk kez bir 8 Mart yürüyüşüne katılacağım. Böyle bir yürüyüş olduğunu geçen yıl gazete haberlerinden ve cezaevine gelen dergilerden öğrenmiştim. Çok heyecanlanmıştım. Keşke ben de orada olsam demiştim. Bir de yürüyüş taleplerinden biri olarak #YasemineÖzgürlük hashtag’inin kullanıldığını da okuyunca, daha çok heyecanlandım. Ben feminizmin ne olduğunu da cezaevinde öğrendim. Feminist olarak bir tek hani Rusya’da eylem yapan soyunan kadınlar var ya…
Femen?
Yasemin: Evet evet! Benim için feminizm deyince aklıma hep onlar geliyordu.
Onlar eylemlerini magazinleştirdikleri için daha çok haber oluyorlar. Bu nedenle dikkatini çekmiştir.
Yasemin: Ben feminizmle çok geç tanışan bir feministim. 8 ay oldu tahliye olalı. Bugün feminist yürüyüşe gidiyorum ve çok mutluyum.
Çilem, peki senin feministlerle tanışman, kadın örgütleriyle buluşman nasıl oldu? Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılma isteğin nereden doğdu?
Son 3 yıl içinde feministleri tanıdım. Cezaevinden çıktıktan sonra bu yürüyüş, benim doğrudan katılacağım ilk 8 Mart yürüyüşüm.
Cezaevinde 8 Mart nasıl geçiyordu?
Çilem: 8 Mart Kadınlar Günü’nü zaten biliyorduk. Ama ben açıkçası 8 Mart’la, bana 8 Mart’ta gelen mektuplarla, kartpostallarla tanıştım. Çok sayıda kadın 8 Mart’ımı kutladı. Dışarıdaki kadınların yürüyüşlerine ilişkin haberleri dergilerden okuyordum. Ama ben bu kadar kalabalık olabileceğine inanmamıştım. Abartıldığını düşünüyordum. Geçen yılki 8 Mart eylemlerini bizzat yakından takip ettim. Ve kadınların gücünün gerçek olduğunu gördüm. Geçen yıl 8 Mart etkinliğinde dışarıdaydım ve canlı olarak izledim ve gördüm. Bugün de ilk kez bir 8 Mart’a katılmak için İstanbul’dayım.
Dava sürecinde gelinen noktayı Çatlak Zemin okuyucuları için özetleyebilir misin? Kadın dayanışmasını nasıl yaşadın?
Çilem: Kadın dayanışmasını cezaevinde anladım diyebilirim. Öncesinde tam olarak bilmiyordum. 24 saati cezaevindeki kadınlarla birlikte geçirdiğinde dayanışmayı bire bir yaşıyorsun. Kadın dayanışmasının ne olduğunu öğreniyorsun. Sonrasında feminist avukatlarımla, sizlerle Fatoş, Cemre ve Songül’le tanıştım. Bu tanışma sonrasında kadın dayanışmasını hayatımın her alanında yaşadım. Yani kısacası, ilk tutuklandığım günden bugüne kadar kadın dayanışmasıyla güçleniyorum, hayata tutunuyorum. Temennim, ileriki yıllarda da bu dayanışmanın sürmesi. Kadın dayanışması yaşattı yani.
Sen cezaevindeyken senin davanla ilgili, kadınların seninle dayanışmak için yaptığı eylemlerden haberin oluyor muydu?
Çilem: Tabii ki. İçeride olduğum için daha çok bana gelen mektuplardan, gönderilen kartpostallardaki eylem fotoğraflarından öğreniyordum. Gazete ve televizyondan çok ailemden ve ziyarete gelen feminist avukatlardan öğreniyordum en çok.
Yasemin’e soralım. Yasemin feministlerin devreye girmesi ile senin dava sürecinin yönü değişti. Nasıl oldu bu?
Yasemin: Evet benim davam tam tersine döndü diyebilirim. Biliyorsunuz daha ilk duruşmada mütalaa verildi ve hakkımda ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Davayı bir an önce bitirmek istiyorlardı. İkinci duruşmaya giderken feministler elimden tuttu. Her şey değişti. Çok uğraştılar, çok zorladılar ve davanın seyrini değiştirdiler. İki kere Adli Tıp Kurumu’na gittim. Birincisinde üstünkörü bir rapor hazırlanırken, ikincisinde feminist avukatların ayrıntılı talepleri ve zorlamasıyla birçok teste tabi oldum ve Adli Tıp davanın seyrini değiştirecek bir rapor verdi.
Davaya feministlerin müdahil olması cezaevindeki ilişkilerimi de değiştirdi. Beni ve davayı herkes biliyordu. Dayanışma güçlenmişti. Bu bana çok iyi geldi. Cezaevinden çıktıktan sonra da dayanışma sürdü, sürüyor. Bir anlamda ailem oldu feminist kadınlar.
Çilem şu anda senin davanla ilgili yeni bir gelişme var mı?
Benim dava dosyam şu anda arşivde. Ben denetimdeyim. Haftada bir gün imzaya gidiyorum. Henüz duruşma günü verilmedi, hâlâ bekleme aşamasındayız biliyorsunuz. Kefaletle serbest bırakıldım.
Çilem sen Yargıtay’dan nasıl bir karar bekliyorsun?
Bozulmasını bekliyorum. Zaten ben ceza aldığımda da inanmamıştım ceza aldığıma. Bana verilen 15 yıl ceza sonrası tahliye edilmem de mucize gibi bir şey oldu bana. Yargıtay’da bir şekilde bozulacağına hep inandım, inanıyorum.
Yasemin senin davanla ilgili son durum ne?
Benim İstinaf Mahkemesi’nde, 9 Nisan’da duruşmam var. Ben tam hukuki durumu bilmiyorum şu anda yalan yanlış şeyler söylemek istemiyorum Sadece avukatlardan öğrendiğim kadarıyla şunu biliyorum: İki tarafı da dinleyeceklermiş. Çünkü iki taraf da itiraz etti. Benim avukatlarım beraat olması yönünde itiraz etmişti. Sonucun ne olacağını bilmiyorum. Endişeliyim. Yeni bir süreçten geçiyorum
Çilem ve Yasemin, siz ikiniz ilk kez karşılaşıyorsunuz değil mi?
Yasemin: Aslında telefonla çok konuşuyoruz. Bazen saatler boyunca konuştuğumuz oluyor. Dolayısıyla bu ilk karşılaşmamız ama birbirimizi çok iyi tanıyarak karşılaştık bugün ikimiz.
Cezaevinden hiç mektuplaştınız mı?
Çilem: Ben cezaevinde Yasemin’e mektup yazmıştım. Yasemin’in de bana yazdığını biliyorum ama bana hiçbir mektubu ulaşmadı. Hatta ben idareye gidip sormuştum. Ama “mektup yok” dediler.
Yasemin: Bende de aynı durumlar yaşandı.
Çilem: Ben cezaevinden çıkar çıkmaz tekrar Nevin’e yazdım. Yasemin sana yazamadım. Çünkü şimdi sen de biliyorsundur, cezaevinden çıktığında yıkılmış bir hayatı yeniden kurmaya çalışıyorsun. Yeniden toparlamaya çalışıyorsun her şeyi. Çocuk, aile, çevre… ilişkileri düzenlemeye çalışıyorsun. Neye yetişeceğine şaşırıyorsun. Özgür kaldığıma da inanamadım uzun süre. Gerçi hâlâ özgür değiliz.
Yasemin: Hâlâ insanlar üstüme üstüme geliyormuş gibi hissediyorum. Daralıyorum otobüste falan.
Çilem: Yani biz içerdeyken bizim mektuplaşmamız olmadı ama mektup kısıtlamasına rağmen biz avukatlarımız aracılığıyla birbirimize haber ulaştırıyorduk.
Yasemin: Evet evet, çok oluyordu. Bana soruyordu avukatlar “Çilem’e bir şey söylemek ister misin?” diye.
Peki şimdi birbirimizi görünce ne hissediyorsunuz, hissettiniz?
Yasemin: Ben sanki yıllardır Çilem’i tanıyormuş gibiyim. Hiçbir yabancılık hissetmedim yani.
Çilem: Ben de öyle, sanki yıllardır birbirimizi tanıyoruz gibi.
Yeniden dışarıdaki hayata karışmak nasıl oldu?
Yasemin: Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum. Yıkılmıştı birçok şey. O yüzden zor günler geçirdim. Şimdi kendi evimdeyim; kardeşim ve oğlum Selim’le birlikte yaşıyoruz. Kendimi daha özgür hissediyorum.
Çilem: Cezaevinden çıktığımda feminist olmuş gibiydim. Dolayısıyla aile ilişkilerinde de daha sorgulayıcı olmaya başladım. Daha önce baskı olarak hissetmediğim şeyler bana baskı olarak gelmeye başladı. Yani birçok şeyin farkına varmıştım fakat bir yerde yaşamın gerekleri işte… Kısmen mecburiyetten ailemle yaşıyorum. Ben de belki ileride kızımla birlikte ayrı yaşayabilirim
Cezaevinden çıktıktan sonra, şu anda cezaevinde olan, ölmemek için öldürmek zorunda kalan, hayatına sahip çıkan kadınlarla bir irtibatınız, bir dayanışmanız oldu mu? Mesela Nevin’le irtibatınız oldu mu?
Yasemin: Nevin’den bana iki mektup geldi. Biri cezaevindeyken gelmişti. Ama benim mektubum ona ulaşmadı. Çok da güzel yazmış. Ben onu görmeyi çok istiyordum. Duruşmasına da katılmak istiyordum ama bir türlü denk gelmedi. Umarım 21 Mart’taki duruşmaya gidebilirim. Keşke o da bizim şu anda yanımızda olsaydı.
Yasemin ve Çilem artık özgür; sıra Nevin’de diyoruz.
Çilem: Özgürlük bulaşıcıdır. Nevin’e de bulaşsın. Bütün öz savunmasını yapan kadınlar özgür olsun.
Yasemin: Hayatını savunan tüm kadınlar özgür olsun!
Çilem: Benim varlığına inandığım tek şey şu; bugün dışarıda isem, özgür isem, kadın dayanışması ve kadın mücadelesi sayesinde. Bu gerçekten emek verilmiş bir şey. Biz ne yaşadığımızı gayet iyi biliyoruz. Birçok kadın arkadaşımız birebir aynı şeyleri yaşamasalar bile, en azından bizlerin yaşadıklarını hissettikleri için kadın olarak bu mücadeleyi verdiler. Ben bu mücadele sayesinde dışarıda olduğuna inanıyorum. Bu inancım da böyle devam edecek.
Yasemin: Cezaevinde de çok kadın destek oldu. Şu anda benim kolumda taşıdığım bileklikteki boncukların her birini cezaevindeki kadınlardan biri taktı. Son duruşma günü taktılar bu bilekliği. Beni duruşmaya bu bileklikle uğurladılar. Her bir boncuk farklı renk, farklı bir anı. Bilekliği çıkaramıyorum. Bana çok iyi enerji veriyor bu bileklik. Bu bilekliğe baktıkça cezaevindeki diğer kadınların da kısa zamanda özgürlüğe kavuşacağını düşünüyorum.