Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in 13 Kasım 1990 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportajında, evlilik öncesi ilişki için “Bu, hayvani içgüdülerle insanların birbirine yaklaşmasıdır. Konfeksiyoncu dükkânı mı bu, sık sık elbise gibi değiştiresin? Bunu kabul etmek mümkün değil. Flörtün fahişelikten ne farkı var?” demesi tepkilere ve kadınların protesto eylemlerine neden oldu.
İstanbul’da da bir grup feminist kadın Cemil Çiçek’i istifa etmeye çağırırken, bütün kadınları da 24 Kasım Cumartesi gününden başlayarak Cemil Çiçek’in sarf ettiği “bu düdük gibi lafı” düdükle, gürültü çıkararak protesto etmeye çağırdı.
“Sokakta, işyerinde, bankada, otobüste, vapurda, mutfakta, kabul gününde, tuvalette, Çiçek’in sözlerini anımsayıp sinirlendiğimiz her yerde, her an düdüğümüzü çalacağız. Elbette düdük yerine, borazan, zil, davul yani kızgınlığımızı ifade edecek her şeyi çalabiliriz. Bütün kadınları düdüklü protestoya katılmaya, Cemil Çiçek’in arkasından düdük öttürmeye çağırıyoruz”
24 Kasım Cumartesi günü İstanbul’da feministler İstiklal caddesinde düdüklü protesto eylemlerini gerçekleştirdiler. Eyleme polis müdahale etti. On sekiz kadın şiddete maruz bırakılarak gözaltına alındı. Yedi kadın hemen bırakıldı. On bir kadın ise birkaç gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Cemil Çiçek’in “Aileden Sorumlu” Bakan olması da, ağzından dökülen sözler de, flörte fahişelik demesi de tesadüf değildi. Gençlik, aile, kadınlar gibi konularla ilgili sorulmuş sorulara verdiği yanıtlar bir bütünlük taşıyordu. Üstelik bu sözler hükümetin kadınlara yönelik cinsiyetçi politikalarının yansıması idi. 6. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer alan “Türk Aile Yapısı” ile ilgili rapora göre aile yapısında çözülmeler baş göstermiş, kadınların çalışma hayatına katılmaları sonucunda aile içinde geleneksel rollerde kimi değişiklikler olmuştu. Müslüman-Türk geleneğinde babaya verilen aile reisliğinin kutsal rolü de zayıflamıştı. Raporda kadının varlığı, aile içindeki rolüyle tanımlanıyordu. Aile dışında kadın yoktu. O dönemde iktidarda olan Anavatan Partisi (ANAP) Hükümeti aileyi güçlendirmeyi ve raporda ayrıntılarıyla ele alınan çözülmelere karşı korumayı baş hedeflerinden biri haline getirmişti. Rapordaki bilgilere dayanarak art arda iki kanun hükmünde kararname ile “Aile Araştırma Kurumu” (29 Aralık 1989) ile “Kadının Statüsü ve Sorunları Başkanlığı” (Nisan 1989) kurulmuştu.
1983’ten 1991’e kadar aralıksız olarak tek başına iktidarda kalan ANAP’ın gündeme getirdiği, Turgut Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemlerde kurulmasına destek verdiği ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in fikir babalığını yaptığı Aile Araştırma Kurumu’nun başına “İslamiyet ile güçlü bağları olan tüm dergiler içinde en saldırganı” olarak nitelendirilen Yeniden Mücadele Dergisi‘nin yayın kurulu üyesi Necmettin Türinay getirildi. Melih Gökçek de kurum yöneticileri arasında yerini aldı. Feminist kadınlar “Kadınlara karşı kararnamelere hayır” diyerek bu kararnamelere karşı seslerini yükseltmeye çalıştılar, bildiriler dağıttılar, “Kadınlar Hayır diyor” başlıklı yüzlerce kadının imzaladığı bir gazete ilanı verdiler. 2 Kasım 1990 günü 30 kadın kararnameleri protesto için bir boşanma eylemi yaptılar.