Ev içi şiddet yasasındaki değişikliğe karşı düzenlenen yürüyüşler, yetkililer tarafından sürekli olarak engelleniyor.

Aktivist Alena Popova, bir Rus deyişi olan “seni dövüyorsa, seni seviyor demektir” dövizi ile tek başına Moskova’da eylemde

Dünya kadın gündemi yeni ABD başkanı Trump’a, Trump’a karşı düzenlenen kadın yürüyüşlerine ve 8 Mart için planlanan kadın grevine odaklanmış durumda. Bu kez dikkatimizi farklı bir mücadele alanına çevirelim dedik. Gerek erkek şiddetinin varmış olduğu radde, gerekse (aşağıda okuyacağınız gibi) kadınların bu şiddete karşı koyuşu açısından Türkiye’deki durumu hatırlatan Rusya’da devlet başkanı Putin, ev içi şiddeti düzenleyen yasalara yapılan değişikliği onayladı. Kadınlarsa ellerinde olan az sayıda araçla bu değişikliğe direnmeye çalışıyor.

Shaun Walker

Vladimir Putin, bazı ev içi şiddet biçimlerini suç olmaktan çıkaran tartışmalı yasa değişikliğini onayladı. Muhalifler, Putin’in imzasına sunulmadan önce Rus meclisinin her iki kademesinin onayını alan bu yasa değişikliğinin, ev içi şiddet yüzünden her kırk dakikada bir kadının öldürüldüğü ülkede, yanlış mesajı ileteceğini söylüyor. Bu değişiklik, ev içerisindeki ‘orta derece’ şiddeti cezai bir suç olmaktan çıkarıp, idari bir suç haline getiriyor.

Bundan böyle, yıldan bir kereden fazla olmamak kaydıyla, eşlerin ve çocukların uğradığı şiddet, çürük ya da kanamayla sonuçlanıyor fakat kemik kırılmalarına yol açmıyorsa 15 gün hapis ya da para cezasıyla cezalandırılacak. Değişiklikten önce bu suçlar için iki yıla kadar hapis cezası istenebiliyordu.

Bu yasaya karşı kampanya yürüten aktivist Alena Popova, bu kanun değişikliğinin ancak ev içi şiddetle mücadeleyi hedefleyen bir kanun tasarısıyla birlikte onaylansaydı kabul edilebilir olacağını söyledi. Ancak, ev içi şiddet olgularında uzaklaştırma kararı ve benzeri başka güvenlik tedbirlerine olanak sağlayan bu diğer kanun tasarısı mecliste sürüncemede kalmış durumda ve geçirilmesi beklenmiyor.

Alena Popova, yanından geçen insanlar arasında bazı kadınların dövülmeyi hakettiğini söyleyenlerin olduğunu belirtiyor.

Popova “Bu kanun değişikliğini onaylayıp ötekini onaylamamak, toplumun bu sorunu ciddiye almayı reddettiğinin başka bir işareti,” dedi. Kanunu savunan kesim ise bu değişikliğin, aile üyeleri tarafından uygulanan şiddetin yabancıların uyguladığı şiddete oranla daha fazla ceza almasına yol açan saçma bir yasal boşluğu doldurduğunu söyledi.

Kanunu tasarlayan milletvekillerinden Olga Batalina, “Buradaki soru dayağın kabul edilir olup olmadığı değil. Bu elbette kabul edilemez. Esas soru, bu kişileri nasıl cezalandıracağımız ve ne için cezalandırmamız gerektiğidir,” diye konuştu.

Kimileriyse bu kanunun, ‘kutsal aile’ yalanına sahip çıkan Rusya geleneklerini koruma amacı güttüğünü iddia ediyor. Rus Ortodoks Patrikhanesi’nin ailevi konular komisyonu başkanı Rahip Dmitry Smirnov, bir televizyon programında devletin aile ilişkilerine müdahil olması gerektiği fikrinin batının bir dayatması olduğunu söyledi. “Şimdilerde Kuzey Avrupa’da gerçekleşen bazı şeyler Hitler’in bile hayal edemeyeceği nitelikte.”

Rusya’da toplumsal cinsiyet ve ev içi şiddet konuları etrafında şekillenen bazı ana akım tartışmalar şok edici nitelikte.

Komsomolskaya Pravda isimli popüler bir tabloidin[1] geçen haftaki bilim köşesinde yer alan bir makale, okuyucularına karılarını dövmenin ‘avantaj’larından birini neşeyle anlatıyordu. “Yakın zamanda yapılmış bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilere göre öfkeli erkeklerle evli kadınların çürüklerinden gurur duymaları için bir sebep var. Biyologlar, dayak yiyen kadınların değerli bir avantaja sahip olduğunu söylüyor: Onlar daha sık oğlan doğuruyor!” Makale daha sonra düzeltildi.

Popova, meclis binası dışında gerçekleştirdiği tek-kadınlık protestosu sırasında çeşitli insanların hakaretlerine maruz kaldığından bahsetti. Kimileri protesto etmesi için batılı hükümetlerden para aldığını iddia ederken, kimilerinin de bazı kadınların dayak yemeyi hak ettiğini söylediğini anlattı.

Bu kanun tasarısının mecliste tartışıldığı esnada, Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından Washington DC ve dünyanın başka yerlerine düzenlenen kadın yürüyüşlerinin devam ediyor oluşu, Rusya’da kadının rolüne ve ev içi şiddete dair daha kapsamlı bir tartışma başlattı.

Bir taraftan yeterince ilgi olmaması, diğer taraftansa bir protesto yürüyüşü için Rus yetkililerden izin almanın zor olması nedeniyle Moskova’da örgütlü düzenlenen bir yürüyüş olmadı. Ev içi şiddet yasasındaki değişikliğe karşı düzenlenen yürüyüşler, yetkililer tarafından sürekli olarak engelleniyor.

Moskova doğumlu, Londra’da büyümüş ama bu yakınlarda iş için Moskova’ya geri dönen iş kadını Margarita Grigoryan, Rusya başkentinde kısa bir yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe yaklaşık 15 kişi katıldı. “Bu kadar açık bir şekilde kadın düşmanı olan birinin Beyaz Saray’a girmesi gerçekten moral bozucu. Rusya’da, böyle bir ülkede yaşıyor olmamın da etkisiyle protesto etmek istedim ancak burada organize edilmiş hiçbir şey yoktu,” diye konuştu.

Siyaset analizcisi Maria Lipman, Rusya’daki toplumsal cinsiyet rollerine dair durumun çelişkili olduğunu belirtti. “Sovyet döneminde toplumsal cinsiyet eşitliğine yukarıdan müdahale edildi ve böylece batıdaki kadınların mücadele ederek kazandıkları hakların bazıları Rus kadınlara verildi hatta empoze edildi. Toplumsal cinsiyet ilişkileri daha farklı gelişti, Rus kadınları kendi hakları için mücadele etmek zorunda kalmadı. Şimdiyse bir yanda ücret eşitsizliği, siyaset sahnesinde kadınların olmayışı, ev içi şiddet gibi devasa sorunlar var; diğer yandan, Rusya’nın önde gelen medya kanallarındaki kadın editör sayısı ABD’de olduğundan daha fazla. Aynı şekilde çok fazla sayıda üst düzey kadın bankacı da var,” diye konuştu.

Popova’nın bu yasa değişikliklerine karşı düzenlediği imza kampanyasına yaklaşık olarak 300 bin kişi katıldı. Buna ek olarak da geçtiğimiz günlerde ev içi şiddeti görünür kılmayı hedefleyen bir internet kampanyası düzenlendi. Binlerce Rus kadın #Iamnotscaredtospeak (konuşmaktan korkmuyorum) hashtagini kullanarak, cinsel taciz, şiddet ve tecavüz hikayelerini sosyal medyada paylaştı. Bu korkunç hikayelerin yarattığı deprem niteliğindeki dalga, birçok Rusu şok etti ve konuyu biraz tartışılabilir hale getirdi. Fakat Rusya’da kentsel orta sınıfın tutumları ile bölgelerdeki durum arasında büyük bir farklılık var.

Lipman, “Rusya’da oldukça kalabalık bir grup için ev ilişkilerine müdahale, batının kendi görüşlerini Rusya’ya empoze etmek istediği bir başka mesele olarak da görülebiliyor,” diye ekledi.

Pussy Riot protest grubundan Maria Alekhina, bu yasa değişikliklerinin dikkati başka yöne çekmek için bir ortam sağladığını ve ev içi şiddetin önüne ancak Rusya toplumunun tümden değişmesiyle geçilebileceğini söyledi.

2012 yılında Moskova’nın en büyük katedralinde bir ‘punk duası’ gerçekleştirdiği için yaklaşık iki yıl hapis yatan Alekhina, hapiste tanıştığı kadınların üçte ya da dörtte birinin şiddet uygulayan kocalarına saldırdığı için orada olduğunu söyledi: “Oradakilerin çoğu yıllarca şiddete maruz kalmış ve gidecek başka bir yeri olmayan kadınlardı. Alabileceğimiz bir sosyal yardım ve psikolojik destek yok. Bu yüzden onlar, canlarına tak eden bir gün, ellerine geçirdikleri bir bıçakla kocalarını öldürmek zorunda kalmışlar.”

*Çeviri: Hande Sakarya

Bu yazı 07.02.2017 tarihinde The Guardian’da yayınlandı.

[1] Bizdeki Posta gazetesinin muadili gazeteler için kullanılan tabir

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.